Tarihi 22 Mayıs 2012

Ahmet Hakan,Cüneyt Zapsu ve KCK

KCK terör örgütüne yönelik soruşturmada 3. iddianame İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce geçen hafta kabul edildi. İddianamede KCK Basın sözcüsü olduğu iddia edilen tutuklu Cengiz Kapmaz'ın evinde ele geçirilen 'raporlar genel.332' isimli bir belgeye de yer verilmiş.
Kapmaz'ın evinde bulunan raporlarda, Basın Komitesi'nin üst düzey yöneticilerinden olduğu iddia edilen, bir numaralı sanık Nurettin Fırat'ın 2005'te katıldığı 'Türkiye Basın Komitesi' toplantısında yaptığı konuşmalar yer alıyor. Fırat bu konuşmalarda Ahmet Hakan ile Cüneyt Zapsu'nun KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ı arayıp direktif verdiğini belirtiyor... Söz konusu raporda şöyle ifadeler yer alıyor... "Gazeteci Ahmet Hakan Coşkun ve milletvekili Cüneyt Zapsu sık sık KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ı telefonla arıyor, 'Şöyle yapsanız iyi olur' şeklinde önerilerde bulunuyordu. Hatta Zapsu bir ara örgütle görüşmek için Hınere'ye gelecekti. Ama Habur'da sınırdan geri dönüş yapmış"
Bu haberi bu şekilde iki gazete de aynen veriyor... Ortada kanıt yok, fiili tanıklık yok, bu iddia edilen yasadışı telefon görüşmelerinin tapeleri yok, yasal dinlemeyle elde edilmiş ses kayıtları yok, dahası bu iddia sahibi gözüken Cengiz Kapmaz ve Nurettin Fırat'ın doğrudan savcılığa verdiği bu yasadışı konuşmalara bizzat tanık olduklarını belirten bir resmi ifade de yok...
Sadece "Öyleymiş, böyleymiş" gibi mişli müşlü dedikodu notları var. İnsanları bir terör örgütü lideriyle talimat ilişkisinde gösterecek böyle bir iddia altı doldurulmadan KCK iddianamesine konamaz. Bu durum hukuka aykırıdır...
Kapmaz'ın evinden çıkan bu notlar başka tanık ifadeleriyle ve başka somut delillerle kuvvetlendirilmediği müddetçe yani hukuken kuvvetli şüphe oluşmadığı müddetçe "Cüneyt Zapsu ve Ahmet Hakan Coşkun KCK terör örgütü lideriyle ilişki halindeydi" gibi çok ağır bir itham o iddianameye yazılamaz. O notlarda geçen mesnetsiz ve dayanaksız tüm ifadelerin resmi iddianameden çıkarılması gerekir.
Kişilerin özel hayatıyla ilgili suçlamayla ilgisiz ifadelerin iddianameye konmaması gerektiği gibi...
Çok açık söylüyorum...
Zapsu ve Coşkun için yapılanın zamanında Birand ve Çandar'a yapılandan özünde bir farkı yoktur...
Birand ve Çandar için tamamen uydurma, sonradan eklenmiş ifadeler TSK eliyle resmi belgelere geçirilmişti, burada belki sonradan eklenmiş uydurma ifadeler yok ama mesnetsiz, dayanaksız, saçmalık derecesinde bir iddia cümlesi palas pandıras iddianameye aynen geçirilmiş... İki gazete de bunu haber yapmış, çok şükür bu haberler Birand ve Çandar gibi ilk sayfadan linç manşeti şeklinde verilmemiş...
Sonuçta Coşkun ve Zapsu'nun yok yere PKK'lı olduğu gibi bir algı oluşma ihtimali bile çok ciddi bir hukuk ihlalidir... Artık ülkemizde fezlekeler iddianameye dökülürken daha çok özen istiyoruz. Savcılar her yurttaşın hakkını,hukukunu korumak zorundadır. O kişiler savcılığın gözünde "kriminal kişiler" bile olsalar o kişilere haksızlık yapılamaz... Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Hiçkimse haksız yere ağır ithamlara maruz bırakılamaz,bunun adına kara propaganda denir...
Andıçvari işler kime karşı yapılırsa yapılsın karşı çıkmak insanlık görevimizdir,adaletin gereğidir...
Bahse geçen kişilerden birini yada ikisini birden sevmeyebilirim ya da nefret edebilirim ama hiçbir koşulda hiçbir yurttaşa hukuka aykırı kişilik suikasti operasyonu yapı- la-maz...
Ben elimden geldiğince, nefesim yettiğince buna karşı çıkarım...
Düşmanıma bile haksızlık yapılmasına izin vermem...
Bu böyle biline...