Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Tarihi 17 Kasım 2017

Farkında mısın?

Yüce Allah yarattığı her canlıya ölümü yazdı. Farkında mısın?
Her yeni eskiyecek, her takdir olan olacak. Farkında mısın?
Her sözün, kelimen, cümlen kitaba yazılıyor. Farkında mısın?
Her ibadetin, namazın, orucun, zikrin kaydediliyor. Farkında mısın? Her kötülüğün, hasedin, gıybetin, laf getirip götürmen biliniyor.
Farkında mısın?
Sağ omzunda bir melek iyiliği, solunda bir melek kötülüklerini not ediyor. Farkında mısın?
Dünyada yapılan her şey burada kalacak, sadece amelini mezarına götüreceksin. Farkında mısın?
Komşu, kul, yetim, öksüz, hakları en ağır haklardır. Farkında mısın?
"Acı da olsa hakkı söyle" sözünü senden esirgeyen etrafındaki herkes sana zarar veriyor farkında mısın?
Secden ahirette sana nur olacak.
Yüzünün ışığı seni peygamberine taşıyacak. Farkında mısın?
Haramdan kazandığın her kuruşun, ahirette başına bela olacak.
Farkında mısın?
Çalıştırdığın işçine söylediğin ağır bir söz, bir zulüm, ahirette ilk hesaba çekilecek konulardan biri olacak. Farkında mısın?
Aynaya bak. Değişiyorsun.
Yaşlanıyorsun. Farkında mısın?
Bugün tövbe imkânın var, yarın olmayabilir acele etmen gerekir. Farkında mısın?
Namazın, orucun, iyiliğin, yok; içkin, kumarın kötülüğün çok, buna rağmen kalbim temiz diyorsun.
Bu sözün ahirette yüzüne çarpılacak farkında mısın?
Günlük yaşıyorsun, halbuki ahiretlik yaşayacaktın. Böylece ahireti dünyaya sattın farkında mısın?
İbadetin, itaatin yok ama kendine cennetin en üst mertebesini uygun görüyorsun. Aslında hayal görüyorsun. Farkında mısın?
Kendi haline bakmak yerine başkasının her şeyini didik didik ediyorsun; şeytanın oyuncağı olmuşsun farkında mısın?
Dine ve Allah'a ait her şey seni geriyor; sonsuza kadar helak olmanın kapısına gelmişsin farkında mısın?
Cennet sana ayakkabının bağı kadar yakın, cehennem de öyle.
Bunu hiç düşünmeden konuşuyor, koşuşturuyorsun farkında mısın?

EVDE HUZURSUZLUK OLUNCA
Fudayl bin İyaz der ki; dine uygun olmayan bir şey yaptığımda evde huzursuzluk çıkardı. Ya ben, ya da hanımım geçimsiz olurduk. Hanımım bana huysuzlanırdı.
Ben o zaman yanlış bir yolda olduğumu anlar, tövbe ederdim. Tövbe edince de hem ben ve hem de hanımım düzelirdik.

İNSANLARLA ALAY EDENE GEL DENİR
Dünya hayatındayken insanları aşağılayan ve gıybetini yapan kişiye cennetten bir kapı açılır ve gel denir. Adam gelince gir denir. O hızla oraya doğru hamle yapınca kapı kapanır.
Sonra başka bir kapı açılır buraya gel denir. Oraya koşunca yine kapı kapanır. Bu durum defalarca tekrar edilir. Artık öyle ümitsiz olur ki, gel dense de gidecek takati ve yüzü olmaz. Dünyada nasıl aşağıladı ise; ahirette de böyle aşağılanır.

YALAN SÖYLEYEREK DÜŞMANI DOST ETMEK
Efendimiz (s.a.v.) zamanında iki sahabe arasında bir anlaşmazlık oldu.
Diğer bir sahabe ise bunların arasını bulmak için şöyle bir yol izledi.
Onlardan biriyle karşılaştığında şöyle dedi; Küs olduğun, kanlı bıçaklı olduğun filan kişiyle kötü olmuşsun.
Halbuki o senin hakkında ne güzel şeyler söylüyor.
Seni övüyor.
Diğerine de rastlayınca ona da şöyle dedi: Falanca ile kanlı bıçaklı olmuşsun, halbuki o seni sürekli methediyor, seni övgüyle anlatıyor.
Böylece iki düşmanı dost etti.
Bunu yaparken de olmayanı söyledi, yalana tevessül etti.
Efendimiz (sa.v.) bunu gördü ve tenkit etmedi. İki düşmanı dost etmek için söylenen bu yalan dilenir ki Yüce Allah'ın affına uğrar.

HAFTANIN SÖZÜ
İman sahibi her hataya düşebilir ama hainlik yapamaz.

ALLAH (C.C.)
Zalimleri sevmez.
Cimrileri sevmez.
İsraf edenleri sevmez.
Komşusunu ezeni sevmez.
Fesatçıları sevmez.
Kibirli olanları sevmez.
Hasetçileri sevmez.
Laf taşıyanı sevmez.
Kötü huyluları sevmez.
Katı kalpli olanları sevmez.
İçki içeni, faiz yiyeni sevmez.
Namaz kılmayanı sevmez.
Muhatabına bağırıp çirkinleşen yüzsüzleri sevmez.
Kendini cennetin sakini, diğer insanları cehennem odunu gören övüngeni sevmez.
Allah boş konuşanı sevmez.
Allah duyduğu her sözü sağa sola taşıyan fesatçıyı sevmez.

KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR
Efendimiz (s.a.v.) bir sahabesini bir iş için gönderdi. Bu sahabe işi erken tamamladı ve mescide geldi.
Dinlenmeden. Hz.
Resulullah (s.a.v.) onu erken gelmiş görünce sordular; neden erken geldin! Sahabi, şöyle cevap verdi: İşimi erken bitirdim ve hemen döndüm.
Çünkü sizi bir gün göremezsem özlemle çırpınıyorum.
Sonra şöyle dedi;
Ey Allah'ın elçisi. Seni bu kadar seviyoruz.
Görmeden edemiyoruz.
Ama cennette senin makamın çok yüce olacak.
Ya seni orada göremezsek?
O zaman ne ederiz? Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Üzülme.
Darlanma. Unutma ahirette kişi sevdiğiyle beraberdir. 'El mer'u maa men ahabbe.' O halde kimi sevdiğinize iyi bakın. Ahirette kimle olmak isterseniz onu sevin. Çünkü cennette de cehennemde de insanlar yolundan gittikleriyle beraber olacaklardır.

HANIMIN YANINDA OLURSA KORKMA
Eskilerden Belhli Şakik hanımına derdi ki; Hanım, Belh şehrindeki bütün insanlar bana düşman olsa, sen yanımda oldukça sırtım yere gelmez. Ve bütün Belh halkı yanımda olsa, sen karşımda olursan sırtımı yerden kaldıramam.

BİR GÜN SEN DE ÖLECEKSİN
- Ölenlerin arkasından söz söyleme bir gün sen de öleceksin.
- Düşmanın ölünce sevinme, bir gün sen de öleceksin.
- Makama, mevkiye gelince aşırı sevinme bir gün ayrılacaksın.
- Makam, mevkiden gidince çok üzülme. Şimdi gitmesen de zaten bir gün tabutunla gidecektin.
-Dünya bana gülmedi diye gerilme, bir gün dünyası kendisine gülenler de gidecek.
Kalbine danış,vicdanın rahat ise üzülme dünya üstüne gelse de bir gün kazanacaksın.
Velhasılı bugün iyi, neşen yerinde, her şey yerli yerinde ama unutma bir gün mahşerde hesap vereceksin.

ÜÇ KİŞİNİN HESABI KOLAYDIR
Kendisini mahrum edeni mahrum etmeyenin Kendisine küsenin yanına gidenin.
Ve kendisine zulmedeni affedenin hesabı kolay olur.

FAKİRİ KOVMA, O POSTACIDIR
İbrahim Nehai der ki;
Sakın kapına gelen fakiri kovma, zira o bir postacıdır.
Dediler ki; ne demek?
İbrahim Nehai şöyle dedi:
Siz ölülerinize hiç hayır göndermek istemez misiniz?
İşte kapınıza gelen fakir, ölülerinize iyilikleri, sadakayı götüren bir postacıdır.
Ona verdiğiniz her şeyi, ölülerinize servis edilir