Türkiye istihdamının yüzde 20'lik kısmını karşılayan inşaat sektörünün sarsılması için her türlü fedakarlığı yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki; istihdamda yavaşlama olursa, bu dönüp dolaşacak ve yine inşaat sektörünü vuracaktır. Bu nedenle biz markalı konut üreticileri, 2012 yılından bu yana yapım ve vergi maliyetlerinde meydana gelen artışları anında fiyatlara zam olarak yansıtamadık. Bıçak kemiğe dayanmadığı sürece fiyat artışından kaçındık.
ENDİŞELERİMİZ BİTMEDİ
Gerek hammadde maliyetlerindeki artış gerekse mevsimsellik özelliğimizden kaynaklanan durgunluk, endişelerimizin devam etmesine neden oluyor.
Devletten acil olarak beklentimiz, sektördeki rekabeti olumsuz etkileyen ve 'merdivenaltı' üretim yapan firmalara karşı bir tedbir alması. Bu tedbirin adı ister 'vergi' olarak, isterse 'iş yapabilme kriteri' olarak konulsun, hiç fark etmez.
Markalı konut üreticileri olarak bizler aldığımız ve verdiğimiz her kuruşun vergisini tam olarak öderken, söz konusu kalemleri eksik gösteren 'merdivenaltı üreticileri' bize göre en az yüzde 8'lik avantaj sağlayarak, haksız rekabette bulunmasının önüne geçilmesini istiyoruz.
Biz KDV; alım satım vergisi, damga vergisi, noter harcı vs toplamda yüzde 25'e yakın vergi yükünü vermekten çekinmiyoruz. Aynı işi yapan firmaların da aynı oranda vergi vermesini ve eşit şartlarda rekabet etmeyi istiyoruz.