BAHİSTE para kazanmanın yollarını internertten araştırmak:
ARKADAŞIM bir atasözü vardır, kelin ilacı olsa kendi kafasına sürerdi. Unutma ki her zaman kasa kazanır. En sonunda yine kasa kazanacak ve bu aramayı yapan kişi kaybedecektir.
SOSYAL medyadan para karşılığı kupon satan kişilere güvenmek:
MADEM bu adamların yaptığı kuponlar yüzde 100 tutuyor ve tutacak, "Neden kupon satıyor?" diye sorgulayacak kapasitesi olmayan insanların en büyük kaybetme yolu.
PADİŞAH fermanı gibi kupon yapmak:
'KEŞKE o maçı yazmasaydım' dersiniz, hüzünlenirsiniz.
Genelde bu arkadaşlar az parayla çok para kazanma hırsıyla yaşarlar. Onun yerine piyango bileti, sayısal yap, ne diyeyim?
BU sefer tutacak diyerek hırslanmak:
YİNE tutmadı di mi? Yani hırsla oynanmıyor bu oyun, benden söylemesi.
ADINI bile bilmediğiniz takımlara bahis yapmak:
AGUDİK Gubidikspor ile Dandiriguppakspor'un maçları hep berabere bitiyor kardeş benden söylemesi. O maç hiç oynanmamış bile olabilir.
NBA maçlarına bahis yapmak:
ABI Atlanta var konferans 1.'si Philedelphia sonuncu.
Bu maç kaçmaz, kesin kazanacak Atlanta. Evini, köyünü, arabanı sat oyna. Atlanta'ya yerleşirsin belki.
BEN küçük oynuyorum abi:
BIR abim vardı ismi lazım değil. "Bak abi nasıl kazandım bahisi" der ama elli kuponun ardından bir kupon çıkartıp gösterirdi.
Fakat diğer kaybettiği kuponları söylemezdi.
İşin özü abi ismi gibi şans oyunu bunlar şans. Neyse size bol şanslar.
LÜZUMSUZ BİLGİLER
1986 ve 1990 Dünya Kupası'nda, Arjantin Milli Takımı futbolcularının tavuk yemesi "uğursuzluk" gerekçesiyle yasaklanmıştır.
TESPİTLİ YORUM
@duhastnichts Patrona "Miras dosyası için ne kadar isteyelim?" dedim, "20 bin euro" dedi.
"Dayınızın arkadaşıymış" dedim, "25 bin euro" dedi.
Akrabalık çok önemli :D
NE KADAR OLDU?
İstanbul'da evini kiraya veren ev sahibi, ev aramaya başladıktan sonra ev bulamayınca kiracısıyla kendi evinde oturalı 39 YIL OLDU
ALKIŞLIYORUM
YOLDA kazı çalışması yapılıyor. İş makinası ufak bir su birikintisine hızlıca dalınca, çıkan su ben dahil, orada yapılan işi izlemekte olan tüm ahaliyi ıslattı.
Aramızda 5-6 yaşlarında bir ufaklık vardı. Biz tabii çil yavrusu gibi dağıldık etrafa. Ufaklığa gözüm takıldı; çocuk önce elinin tersi ile yüzünü sildi, sonra haşin bir bakış attı koca makineye.
Belinden çıkardığı su tabancasını acımasız gözlerle karşısındaki koca makinaya dikti, hiç acımadan ateş etti... Fışk fışk!
