Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 14 Şubat 2018

14 şubat ayrılığı

Aranızda sevgilisiyle güzel bir gün geçiren hatta bu özel gün dolayısıyla ayrılan bile olmuştur.
- Necmi, akşam oldu senden hala bir ses yok.
- Ne oldu aşkım?
- Bugün ne?
- Cuma.
- Tarih ne?
- 14.02.2018.
- 02 hangi ay?
- Şubaaat.
- Peki tarih olarak ayın kaçındayız?
-14'üüü?
- Yani birleştir.
-14 Şubat.
- Afferin, 14 Şubat neee günü hayatım?
- Afyon'un düşman işgalinden kurtuluşu.
- Ya saçmalama Necmi? Dünyada ne günü.
- Ne günü? Dünyanın düşman işgalinden kurtuluşu mu?
- Necmi saçmalama?
- Ne hayatım, biliyorum konuyu nereye getirdiğini, direniyorum.
- Nereye getiriyormuşum?
- 14 Şubat Aziz Valentine günü.
Ben elin gavurunun gününü niye kutlayayım?
- Ne Aziz Valentine'si ya aşkım?
Sevgililer Günü.
- Tamam Aziz Valentine ölmüş.
Elin papazı, onu mu kutluycaz.
Ben Elhamdülillah Müslümanım.
- Ya aşkım, ne alakası var dinle bu işin.
- Tamam alakası yok. 15 Şubat sevgili olmayacak mıyız?
- Bu gidişle olmayacağız.
- 13 Şubat'ta sevgili değil miydik?
- Ya canım benim, insan bir çiçek gönderir. Bir yemek yeriz.
Küçük bir hediye...
- Küçük bir hediye. Al muck muck, içimden sevgi dolu bir hediye.
- Necmi saçmalıyorsun? - Aşkım ben bu işlerin kapitalist sistemin bir oyunu olarak görüyorum.
Tamamen ticari bir gün. Bir gül oluyor 50 TL.
- Tamam olsun, kutlasan olmaz mı?
Benim için değmez mi?
- Değer değmesine de. Niye özellikle bugün. Haftaya yollasam.
- Ama Necmi, ofiste bütün kızların önünde çiçek duruyor benim önüm boş ya.
- Ben onların var yaa...
- Kimlerin, kızların mı?
- Hayır onlara çiçek alan sevgililerin.
- Adam adam onlar.
- Ben madam mıyım ne demek istiyorsun.
- Sen öküzsün.
- Tabii ben öküzüm değil mi?
Ot isteyen sensin ama?
- Ne otu?
- Çiçeği bizim köyde inekler yiyor.
- İnek dedin bana yani?
- Sen de öküz dedin.
- Tamam Necmi 15 Şubat'ta sana hayatında başırılar dilerim.
- Şimdi ne oldu ya? Alooo aloo kapattı ya. Allah Allah ne dedim ben ya. Anlıyamıyorum bu kadınları.

KAZA
Temel'in kullandığı kamyonun freni patlar.
Yokuştan inmeye henüz başlamış olan Temel'in bir şeyler yapması için fazla zamanı yoktur.
Temel sağına bakar kumda oynayan bir çocuk, soluna bakar pazar yeri.
Kararını verir ve direksiyonu tek kişi olduğu düşüncesiyle sağa çocuğa kırar.
Tüm radyo ve televizyonlar yayınlarına ara vererek duyururlar haberi; yokuş aşağı inerken freni patlayan kamyonun pazar yerine dalması sonucu yüz kişi ölmüş, yüz elli kişi yaralanmıştır...
Röportaja giden gazeteci Temel'e olayın nasıl gerçekleştiğini sorar.
Temel'in cevabı kısadır; - Her şey çocuğun korkup pazar yerine kaçmasıyla başladı...

​ALKIŞLIYORUM
Toplantı geç bitince yemeği yetiştiremeyeceğimden marketten barbunya pilaki alıp sofraya koydum. Küçük hanım yemeği evirip çevirip gönülsüzce yerken kuzeni aradı ve ne yaptığını sordu.
Bizimki beni yerin dibine sokacak cevabı verdi: "Anne eli değmemiş, evde pişmemiş, üstünde dumanı tütmeyen yılların yorgunluğu üstüne çökmüş bir yemek yiyorum."