Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 14 Ocak 2018

İlişkilerde erkeklerin kadınlara itiraf etmekten korktuğu şeyler

Erkek ve kadınların ne kadar farklı ve zıt olabileceğini hepimizi biliyoruz.
Çoğunluklu iki taraf da karşısındakinin kendini anlamadığından şikayet eder.
Bazen "Seni anlıyorum" cümlesinin ardından "Beni gerçekten anlamıyorsun" cümlesini duymanız mümkündür.
Erkekler de güvensiz hissedebilirler Bu güvensizlik çevrelerine karşı olabileceği gibi görünümleriyle ilgili de olabilir. Kadınlar vücutlarıyla ilgili tüm şikayetleri özgürce söyleyip makyaj, estetik ve photoshop gibi birçok yönteme başvursa da erkekler sanki hiçbir şikayetleri yokmuş gibi davranmaya çalışırlar genelde.
Aşık olduklarını söylemekten çekinirler Evet ilişkinin belli bir evresinden sonra bu artık rahatça söylenebilen bir şey olsa da başlarda aşık olmaktan korkarlar. Her ne kadar içinden karşısındaki kadını ne kadar sevdiğini bilse de bunu itiraf etmek erkeklere zayıflık gibi gelir. Aşık olmanın, bir kadına kendini teslim etmek ve tüm ipleri vermek olduğunu özgürlüklerinin kısıtlanacağını düşünürler. Bu yüzden aşık olmak genellikle itiraf etmekten korktukları bir şeydir.
"Evli, mutlu, çocuklu" gibi kadınsı pop şarkıları dinlediklerini asla itiraf etmezler Her nedense asla dinlemediklerini söyledikleri bu pop şarkıları bir mekanda çaldığında mutlaka bilirler ve kendilerini ritme kaptırırlar. Ancak sorsanız asla dinlemedikleri hatta nefret ettiklerini söyleyebilirler. Size "Nasıl dinliyorsun bu şarkıları" bakışı atarlar ama içten içe mırıldanırlar. Bu şarkılar aslında kadınların da bayıldığı şarkılar olmayabilirler ve sadece popüler kültürün bir parçası ve her yer çalan şarkılar olduğundan kadınlar da tıpkı erkekler gibi ezbere biliyordur. Ama erkekler bunu asla kabul etmezler.
Erkekler de erkekleri kıskanır, tıpkı kadınların kadınları kıskandığı gibi!
Her ne kadar umursamaz görünseler de her erkek çevresindeki erkeği süzer ve kendiyle karşılaştırır. Kadınların diğer kadınlar karşısında güzellik ve bakım yarışına girdiğini hepimiz biliyoruz. Erkekler de tıpkı kadınlar gibi hemcinslerinin yanındayken kendini iyi hissetmek ve kendini diğer erkeklerden üstün hissetmek ister. Ama bunu asla itiraf etmezler ve her zaman umursamaz görünürler.
Kadın programları izlemekten keyif alırlar Kadınların çoğunun aslında bomboş bir vakitte eğlenmek için izlediği kadın ve moda programlarına göz ucuyla bakıp "Nasıl izliyorsun bunları, çok saçma" deseler de içten içe onlarda kendilerini bu kurmaca programlara kaptırırlar ve neler olacağını merak ederler. Hadi ama "Sanane benim boyumdaaaan, sananee" diye bağıran bir kızın başlattığı tartışmayı merak etmemeniz mümkün değil.
Herhangi bir teknik sorunu çözemediklerini asla itiraf etmezler Mutlaka ellerinde olmayan başka bir problem vardır ve asla bilmedikleri bir şey yoktur ortada. Gerekirse saatlerce uğraşırlar ama herhangi bir şeyi tamir edemediklerini itiraf etmeleri imkansızdır. listelist.com


​SİZİ ÜZENLER DÜŞÜNSÜN!!! ÇİNLİ ÖĞRENCİ, GÖZYAŞIYLA ÇALIŞAN SİLAH YAPTI
Endüstriyel tasarım öğrencisi Yi-Fei- Chen, gözyaşını mermiye dönüştürüp ateşleyebilen bir silah geliştirdi. Görsel bir metafor olarak tasarladığı bu silah gözyaşı ile insan öldürmeyi mümkün kılıyor. Bir tasarım yarışmasında tasarımını sergileyen Çinli öğrenci, bu silahın öğrencilik yıllarında çektiği acıların ve bastırılmış duygularının bir simgesi niteliğinde olduğunu vurguluyor. Duygularını endüstriyel bir tasarımın içinde sanata dönüştürüyor.
GÖZYAŞI MERMİ OLUYOR
Gözaltına yerleştirilen silikon ve tüpler aracılığı ile gözyaşları silahın haznesine iletiliyor.
Gözyaşları bakır bir haznenin içinde sıvı azot kullanılarak anında donduruluyor. Artık gözyaşı damlaları bir mermi oluyor ve şarjöre taşınıyor.
Çinli öğrenci Fei-Chen, silahın ardındaki en büyük mesajın ise 'gözyaşlarını kabul etmek ve bunu avantaja çevirebilmek' olduğunu ifade ediyor.

BÜYÜK BALIK
Avcılar kulübünde atışların en hararetli yerinde eski bir avcı eline sazı almış yüksek perdeden çalıyordu:
- Şimdi bizim buralarda balıkçı mı var? Biz gençken okyanuslarda şehir büyüklüğünde gemilerle balık avlardık.
Onlara "yüzen şehir" derlerdi; içinde en az bine yakın balıkçıydık. Hepsi dalyan gibi çocuklar, peeeh! Ne günlerdi onlar… Genç bir balıkçı sordu:
- O zaman siz oralarda o balina dedikleri balıkları avlıyordunuz değil mi? Sorunun cevabı en azından "evet" olmalıydı, ama yaşlı adam o kadar kendisi kaptırmıştı ki gence küçümseyerek şöyle bir baktı ve son noktayı koyuverdi:
- Sen galiba beni anlamıyorsun evladım! Biz o dediğin balıkları yem olarak kullanıyorduk, yem!