Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 13 Kasım 2015

Annelerimizin dizi izlerken kullandığı cümleler-1

* "Bu kız ölürse dizi biter."
Ki genelde bahsi geçen kız ölmez, annelerimiz haklıdır.
Yılların getirdiği dizi tecrübesi, annelerimize karakterlerin geleceği hakkında çıkarımda bulunma yeteneği kazandırmıştır.
* "Ben yokken noldu?" Genelde tuvalete gitmek veya mutfaktan bir şey almak gibi şeylerle bölünen dizi keyfine, hiçbir şeyi kaçırmadan devam edilmek istenir ki, akabinde bu soru gelir. Siz büyük ihtimalle elinizde telefon veya kucağınızda bilgisayarla takıldığınız için diziyi takip etmemişsinizdir ve bu nedenle annenize umduğu cevabı veremezsiniz.
* "Dur azcık ya, reklama girsin de koycam yemeği. Eğer dizide bir ölüm-kalım meselesi varsa ve anneniz bu anı kaçırmak istemiyorsa, ondan istediğiniz herhangi bir şey sonrasında alacağınız cevap bu olacaktır.
Bu tarz bir durumda en sağlıklısı annelerimizi darlamamak ve dizinin reklama girmesini beklemektir.
* "Bu kimin kızıydı ya?" Haliyle annelerimiz olayları bizim kadar iyi takip edemiyor ve bazı bağlantıları kaçırabiliyor. Böyle durumlarda "Bu kız kimdi?" veya "Bu çocukla bu kız nerden tanışıyor?" gibi sorularla karşılaşmak mümkün.
Onlara yardımcı olalım, dizileri iyi takip edelim!
* "Bak şu cadaloza bak sen!
Korkulur bundan valla." Genelde dizinin kötü ve sinsi karakterleri hakkında bu tarz yorumlar duymak mümkündür. Annelerimiz kendilerini diziye kaptırdığında, karakterlerin gerçek insanlar olduklarından bir saniye bile kuşku duymazlar ve sinsi karakterleri sonuna kadar eleştirirler.
* "Bu dizinin oyuncu kadrosu çok iyi." Yeni başlayan diziler için sık sık duyduğumuz bir cümledir.
Henüz dizinin konusu hakkında net bir fikir sahibi olunamamıştır ama kadronun iyiliği annemizin gözünden kaçmaz. Elbette bu dizi sonuna kadar takip edilecektir.
* "Reklama girsin de bi' çay koyayım..." "Reklama girsin de koycam yemeğini" cümlesinden farklı olarak, 'Reklama girsin de bi' çay koyayım" cümlesi, annelerimizin kendi arzularından kaynaklanmaktadır. Siz onlardan istemeseniz bile, onlar için dizi izlerken çay içmek günün en güzel şeyidir. DEVAMI YARIN...

KÜÇÜKKEN BEN
Eskiler çocuklara akıllı olsunlar diye beyin, yürekli olsunlar, korkak olmasınlar diye yürek ve benzeri sakatatları yedirirlermiş. Hatırlıyorum küçükken hepsinden de çok yedim. Dil yedim, dilim pabuç kadar, beyin çok yedim, Allah'ıma çok şükür çok zeki sayılabilecek bir kadınım. Fakat bugün kamyon şöförüne "El kol hareketi yapma, o elini sokarım bir tarafına" dediğimde farkettim ki şu yüreği biraz fazla kaçırmışız annecim.

GÜVEN
Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam. -
O zaman niye geldiniz canım kardeşim?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.

MÜSRİF
Salamon be! Benim hanım çok müsrif, para yetişmiyor. İnanamazsın, Pazar günü benden 200 frank istedi, Pazartesi 300, Salı 400, Çarşamba 500, Perşembe 800, dün de 1000 frank!..
- Acıdım sana be Mison. Nereye harcıyor bu kadar parayı?
- Ne bileyim ben, verdiğim yok ki...

AlkışlıYorum
Elektrikli süpürgenin dolan torbasını değiştiriyordum. O sırada pek saygıdeğer komşumuz, bücür oğlan Mert Bey de yanımdalardı.
Bilmiş bacaksız önce derin bir iç çekti; sonra da halden anlar tavırlarıyla teşhisini koydu. "Altına mı yapmış bu yine?"