Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 28 Şubat 2015

Selfie salgını

Salgın tüm dünyada bir vürüs gibi yayılırken tüm yurtta da etkisini sürdürmeye devam ediyor. Toplu taşıma araçlarında, kaldırım kenarlarında, arabalarda, morglarda, Kabe'de, mezarlıkta anlayacağınız her yerde karşımıza çıkıyor. Artık her şekilde selfie çekilebiliyor. Çok affedersiniz tuvaletini yaparken selfie bile çeken arkadaşları gördük.
Hatta bunun için mataryeller çıktı. Bu konuya en çok garsonlar sevinir olmuş. "Garson bakar mısın bir fotoğrafımızı çeker misin?" cümlesi artık tarihe geçiyor gibi.
Şimdi bunun bir sopası eksikti. Bu sopa, 'kardeş sana zahmet yengenle bizi bi çekiver', diyerek kuracağımız; insani münasebetlerin kurulmasına, gelişmesine, milli birlik ve beraberliğimize, dostluğa, kardeşliğe, dünya barışına, galaksiler arası işbiriliğine, kaldırılmış ve sallanmakta olan sopadır.
Selfie 3000 sene daha devam ederse sağ kolun yanında koldan bağımsız küçük bir tane selfie kolu olarak evrimleşebilecek.
Bir virüs gibi yayılan bu selfie yeni bir şey çıkana kadar popülerliğini sürdüreceğe benziyor. Hatta telefonlarda artı bir özellik olarak selfie modları çıkmaya da son hızıyla devam ediyor.
Geçen 60 yaşında bir teyzeyi gün ekibi ile selfie çekerken görmem artık boyutun ne kadar büyük olduğunu gösterdi.
Selfie çekerken dikkat etmeniz lazım. Geçenlerde internette izlediğim bir video selfienin ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyordu. Genç trenin hemen arkasından geçtiği anda selfie çekmek istedi ama trenin sopası yok mu cart danadak kafayı gömdü. Ama çok şükür geçici bir hafıza kaybından başka bir şey olmadı.
O mazot arkadaş bu dumuru hafazasından silebilir fakat internetin hiç affı yok tu hepimiz izledik. Geçmiş olsun.

Sekreter
Beyazsaray'daki oval bürodayız.
Bill çalışıyor.
Monica onu seyrediyor. Bu sırada telefon uzun uzun çalar ama sekreter hanım hiç oralı olmaz.
Sinirlenen Bill:
-Telefona niçin bakmıyorsun? diye sorunca Monika :
-Neden bakacakmışım ki... Nasıl olsa her seferinde seni arıyorlar!

Kitap
Sabahın erken saatinde avdan dönen Temel, kayığını kıyıya çektikten sonra balıkçı kahvesine doğru yürür.
Kahvedekiler yalnızca sağ ayağı dizine kadar ıslak olan Temel`e sorarlar :
-Ula, balık vuriy mi?
Temel :
-Yok yahu ne gezer -Madem baluk vurmayi ayağın niye dizine kadar islandi.
Temel küçümseyerek yanıtlar:
-Uşağum, haçan denizde sigara içeyrim. İzmariti suya atınca basıpta söndirmeyecek miyum oni?

AlkışlıYorum
Kemandan ilk paramı da kazandım. Babam çalmamam karşılığında para teklif etti. Bu işte geleceğim çoook parlak görünüyor.