Dr. İsmail AĞAR

DR. İSMAİL AĞAR

sorucevap@vimjo.com
Tarihi 18 Ocak 2011

Mevsimi geldi depresyon kapıda!

Her sonbahar gelişinde içinizi kaplayan hüzün baş ağrısı, kronik yorgunluk ve tatlıya düşkünlük haline dönüştüyse mevsimsel depresyon kapınızı çalmış olabilir. Güneşin üstünü örten kara bulutların ve puslu havanın,sıcak neşeli yaz günlerinin yerini almasıyla ortaya çıkan depresif ruh hali mevsimsel depresyonun tetikleyicileri arasında yer alıyor. Mevsimsel depresyon, modern yaşamın yaygın hastalığı olan depresyon vakalarının ancak %10unu kapsıyor.

Her yaş grubunda görülse de ağırlıklı olarak kadınlar da 35- 45 erkeklerde 45- 65 yaşları arasında ortaya çıkan depresyon, enerjide azalma hayattan zevk alamamak, kaygı, korku, çaresizlik, özgüvende azalma, uyku düzensizliği ve karamsarlık gibi belirtiler gösteren ruhsal bozukluklar olarak tanımlanmaktadır. Duygu, düşünce ve davranışlarımızı şekillendiren beyinin ön bölgesi ile diğer bölgeleri arasındaki iletişimi kuran sistemin çalışmasında bir bozukluk varsa depresyon ortaya çıkabilir.

Depresyon belirtileri

Depresyon sadece ruhsal değil aynı zamanda fiziksel aktivitelerde bozukuklarla kendini gösterir. Burada bahsettiğimiz fiziksel bozukluklar;
• Uyku bozuklukları
• Baş ağrısı
• Sürekli yorgunluk
• İştah artışı ya da iştahsızlık
• Sırt ve bel ağrısı
• Enerjide azalama

Ruhsal belirtiler ise;


• Üzüntü
• Melankoli
• İlgisizlik
• Zevk alamama
• Geçmişe dönük pişmanlık, kendini önemsiz ve değersiz hissetme, güvensizlik, umursamazlık, her konuda kendini suçlama, öz güvende azalma

• Konsantrasyon eksikliği
• Kaygı, korku, endişe
• Sıkıntılı, çaresiz, neşesiz, sinirli ruh hali olarak özetlenebilir.

BUNLARDAN KAÇINI HİSSEDİYORSUNUZ?

• Sürekli yorgunluk hissi ve uyku hali yada uyku bozuklukları
• Aşırı kilo alma yada kaybetme
• Belli bir konuya odaklanamamak
• İnsanlardan uzaklaşma yalnız kalma isteği
Nedeni belli olmayan ağrılar
• Sık başağrısı
• Hiçbirşeyden zevk alamamak
• Karar vermede zorlanma
• Şekerli gıdalara düşkünlük
• Endişe
• İntihar düşüncesi, daha fazla yaşamanın anlamsız olduğu düşüncesi

Yukarıda saydığımız fiziki ve ruhsal belirtilerin en az beşini hissediyorsanız bir uzman desteğini almalısınız. Bu belirtilerden bazıları zaman zaman herkeste görülebilir ancak buradaki kriterimiz bu durumun görülme sıklığı ve süresi olmalıdır. Depresyon tedavisin ertelenmesiyle hastalığın boyutunun büyüyeceğini unutmamak gerekir.

Depresyonu bu takviyelerle yenebilirsiniz!

HANIMLAR DEPRESYONA DAHA MEYİLLİ

Hanımların toplum ve aile içindeki görev ve sorumlulukları onların erkeklere oranla daha sık depresyona girmesine neden oluyor. Adet gören hanımlar her ay adet öncesi ve süresince premenstürel sendromla karşı karşıyadır. Yoğunluğu artan fiziksel ve ruhsal değişimler yaşarlar. Adetten çoğunlukla 1 hafta önce başlayan şiddetli duygusallık, agresiflik yada depresif ruh hali sık rastlanan durumdur. Bu dönemde hanımlar özel beslenme prensipleri benimsemeli, kola, kahve ve kafeinden uzak durarak egzersiz yapmalıdırlar.

Hamileliğin yarattığı stres, bebeğe hazır olma durumunun sorgulanması, hayata karşı başlayan korku ve kaygı, bebeğin sağlığından endişe etme gibi durumlar hamilelikte en sık rastlanan depresyon belirtileridir. Genellikle hamileliğin ilk üç ayında ortaya çıkan duygusal gel gitlerle ortaya çıkar. Genelde karamsar, içe kapanık olurlar ve günün büyük çoğunluğunu uykuda geçirirler. Bu durumda bazı önlemler alınmasında yarar vardır. Çikolata ve kahveden uzak durarak beslenme programının düzenlenmesi, açık havada yürüyüş, aydınlık ortamlarda bulunma, suyla sık temas etmek. Şikayetler devam ettiği taktirde doktora başvurulmalıdır.

Hanımların en çok depresyonla karşılaştığı bir diğer dönem ise menopoz dönemidir. Bu dönemde hanımlar bedensel işlevini yitirme duygusuyla karşı karşıyadır. Bir anlamda menopoz onlar için yaşlanmanın başlaması anlamına gelmektedir. Ateş basmaları, terleme ve kilo alma ile seyreden fiziki değişimlerin yanında uyku bozuklukları, kaygı ve diğer ruhsal değişimler depresyonun tetikleyicisi olabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki bu dönem hanımların hayatında farklı ve keyifli bir başka döneme kapı açacaktır. Bunun adı yaşlanmak değildir. Fiziksel değişimler karşısında bugün tıbbın ilerleyişine paralel olarak pek çok tedavi yöntemi gelişmiştir. Bu sayede hanımlar menopoz dönemini rahatlıkla atlatabilir, korku endişe ve kaygılardan sıyrılarak kendilerine kaliteli bir yaşam tablosu hazırlayabilirler.Özellikle anti-aging gibi uygulamaların gelişerek yaygınlaştığı günümüz tedavileri hanımlarımızın endişelerini ortadan kaldırmaya hizmet ediyor.

Sonbaharda azalan güneş ışınları mutluluk hormonu serotonin salgılamasının azalmasına ve beyin kimyasının değişmesine ve dolayısıyla depresyona neden oluyor!

Eğer beyin ihtiyacı olan belirli besleyici maddeleri yeteri kadar alamazsa biyokimyası değişir ve işlevleri bozulur; başta huzursuzluk, yorgunluk ve depresyon olmak üzere çeşitli belirtilere yol açar.

HORMONLARIN ROLÜ


MELATONİN

"Mutluluk hormonu" olarak bilinen insan vücuduna faydalı antioksidan etkisi yaratan, hücre yenileyici ve bağışıklık sistemini düzenleyen, kanserli hücrelere karşı koruma sağlayan yorgunluk, iştahsızlık, ilgisizlik gibi olumsuz etmenleri önleyen melatonin beyinde, özellikle karanlıkta salgılanan bir hormondur. Melatonin salgılayabilmesi için karanlık oratamda uyunması ve göz kapaklarından ışık girmemesi yeterlidir. Doğal gıdalar alınarak, vücut hormonu düzenli hale getirilebiliniyor. Bunun için; Muz ,vişne, lahana, badem, fındık, papatya çayı, sarı kantaron, yulaf unu, ceviz, yaban mersini ve üzüm gibi Melatonin içeren gıdalar doğal melatonin salgılanmasına büyük katkı sağlayarak Vücut direncini arttırmaktadır.

SERATONİN

Açlık, yorgunluk, stres, yemek, ışık ve ilaçlar gibi faktörlerin tamamı insan vücudundaki seratonin düzeyini etkilemektedir. Seratonin'in depresyon oluşumu üzerinde etkisi vardır.

Stres ve düşük kan şekeri seratonin düzeyini düşürürken, peynir, çikolata portakal, mandalina, domates gibi içinde aminler bulunan besinlerle ve içinde triptofan bulunan süt, hindi eti gibi gıdalar seratonin düzeyini yükseltmektedir.

BALIK VE DEPRESYON

Beynin yaklaşık %60′ı yağdan oluşmakta ve işini etkili şekilde yapabilmesi için Omega 3 desteğine ihtiyaç duymaktadır. Omega 3 asitleri en çok deniz ürünlerinde bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarsa Omega 3 asitlerinin serotonin hormonunu arttırdığını, Omega 3 açısından zengin balıkların tüketiminin depresyon belirtilerini azalttğını gösteriyor. Omega 3 aynı zamanda; ceviz, fındık, soya fasülyesi, kanola bitkisi ve yeşil sebzelerde de bulunuyor

PROTEİN VE DEPRESYON


Depresyon tedavisinde bol proteinli gıdaların ve proteini seratonine dönüştürecek yardımcı maddelerin gıdalarla alınması gerekir.

KALSİYUM, MAGNEZYUM VE ÇİNKO:

Magnezyum, çinko ve kalsiyum eksikliğinde ruhsal bozukluklar ve depresyon görülebilmektedir. Magnezyum eksikliğinde görülen iştah kaybı, bitkinlik, yorgunluk, endişe çoğu zaman depresyon ile karıştırılmaktadır. Özellikle yeni doğum yapmış ve hamile bayanların çinko eksikliğine bağlı depresyon ihtimali karşısında dikkatli olması gerekir.

DEPRESYONDA BESLENME DÜZENİ

• Un, şeker ve rafine ürünlerden uzak durulmalıdır. Şeker ve undan fakir diyet (taş devri diyeti)

• Ağırlıklı olarak yeşil yapraklı sebze ve meyve tüketilmeli,

• Omega- 6 yağ asitleri (ayçiçek, mısır ve soya gibi) ve margarinlerden uzak durulmalı

• Mandıra sütü, kefir ekşiyebilen yoğurt tüketilmesi.
• Aspartam ve içerikli gıdalardan ve tatlandırıcılardan uzak durulmalısı önerilir.

Zengin aktar çeşitleri depresyondan kurtulmanıza yardımcı oluyor... Tıklayın!