İlk maçtaki 1-0'lık galibiyet, önemli bir avantajdı. Ama yenebilecek bir gol, herşeyi mahvedebilirdi.
Bu yüzden futbolcular çok ürkekti.
En çok ihtiyaç duydukları destek, yanlarında değildi. Yani tribünler boştu. Rakip de deplasmanlarda çok tehlikeli bir takım olduğundan Sarı-
Lacivertli oyuncular, hücüm mu etsek defans mı yapsak diye bir türlü karar veremiyorlardı.
SALİH DEĞİŞTİRDİ
Ta ki 34. dakikaya kadar.
Mehmet Topal'ın sakatlanması ve yerine Salih'in oyuna girmesi maçı tamamen değiştirdi.
Yaşı küçük, ama oyunculuğu kocaman bu genç, korkmadan, düşünmeden aldığı her topu öne oynayarak Sarı-Lacivertliler'i rakip kaleye taşıdı.
Önce Sow'a harika bir pas verdi.
Sow golü kaçırdı. Sonra, topu aldı sag kanattaki Cristian'a oynadı.
Abilerinin aksine yerinde kalmadı.
Devam etti ceza alanına koştu. Ve kendinden iki kat yaşlı Horvath'tan topu sökerek muhteşem bir gol attı.
Devreyi önde tamamlamak ve ikinci yarının başında Fenerbahçe'nin kaçırdığı goller, rahat bir maçı izleyecekmişiz izlenimi uyandırırken, Bekir İrtegün'ün hatası sonrası gelen gol, son 30 dakikayı kabusa çevirdi.
Kah tırnaklarımızı yedik, kah ellerimizi bağladık, kah dua ettik ve Fenerbahçe maçı 1-1 tamamlayarak tarih yazdı ve çeyrek finale kaldı.
Galatasaray'ın ardından Fenerbahçe'nin de çeyrek finale kalması ve Nisan ayında ilk kez Avrupa Kupaları'nda iki takımımızın olması büyük bir başarı. Bu sezon en büyük sıkıntıyı çeken Aykut Kocaman başta olmak üzere terlerini akıtıp yüreklerini sahaya koyan futbolculara teşekkür ediyorum ve hepsini yürekten kutluyorum.
* * *
MAÇIN EN İYİ OYUNCUSU
Maça girdiği gibi oyuna katkı sağlayan ve golü atan genç Salih maçın yıldız ismiydi.
* * *
MAÇIN EN KÖTÜ OYUNCUSU
Fenerbahçe'de kötü oynayan kimse yoktu. Herkes maksimum elinden geleni yaptı ve turladık.
