Tarihi 27 Temmuz 2022

Denizin sahibi!

İSTANBUL'DAKİ çocukluğumun Yenikapı'sında her köşeden denize girerdik.
60'lı yıllar yaşlarımız 8 ila 10 arası.
Büyükler bizleri korkutmak için espri yapardı, "kaçın, denizin sahibi geliyor!" Hayatta hiçbir şeyi olmayan gecekondu çocukları denizden çıkıp kaçardık.
Sonra okumuş abilerden biri, "ne kaçıyorsunuz lan!" demişti, "denizin sahibi sizlersiniz!" Not: Bizlere sahip çıkan o delikanlı ihtimaldir ki 12 Eylül'de asılmıştır.

***

O zamanlar vicdan vapurları vardı da en çok vapurlarda okunurdu gazeteler.
Temiz bir Türkçesi mevcuttu gazetelerin, insanlar vapurlarda ellerinde tuttukları gazeteleri karşı koltuktaki insanların okuduğunu da düşünüp dakikalarca sayfayı çevirmezdi.
Serveti onuruyla ölçülen delikanlıların ve haysiyetli kadınların bol olduğu yıllar.
Paranın her şeyi yenmesiyle güzel değerler kayboldu, kazanmak için de çaba harcanmadı.
İnsanlık deniz seviyesinin ne kadar altına çekildiyse, alçaklık o kadar el üstünde taşınır hale geldi.

***

Deniz denince ilk akla gelen Bodrum.
Eğer deniz kıyısındaki bir otele gecede bilmem kaç bin lira ödeyecek durumunuz yoksa;
Bodrum'da denize girebilmek için ağaların beylerin belirlediği fiyatları ödemek zorundasınız.
En kötüsü kişi başı 500 lira, kıyıya yaklaştıkça binlerce lira.
"Siz kimin denizini kime satıyorsunuz lan!" deseniz kendiniz haykırır kendiniz dinlersiniz.
Üstünüze salacakları yarmaların "patronlarına hizmet aşkını" da test etmiş olursunuz.

***

Buna "beach kültürü" deniyormuş.
Duydum ki kapıya kadar gelip o beach'e giremese de kapıdaki korumalara bahşiş verip fotoğraf çektiren ve o fotoğrafı sosyal medyada paylaşmayı erdem sayanlar varmış.
O fotoğrafların altına; "sizin gibiler oldukça bu ülkenin sırtı yere gelmez" diye not düşülmeli.
Böyle gösterişli kıyılarda "yoğrulan" insanlardan "hamur heykel" bile yapılır!
O yüzden ünlü kadınların kumsaldaki ayak izleri bile binlerce kişi tarafından takip edilirken denizyıldızlarının dipteki şansını sorgulamanın anlamı yok.

***

Sakın ha yanlış anlaşılmasın, bu yazıyı beach'lerde kendilerine yer bulabilmek için neredeyse kapıdaki korumaların ayaklarına kapananlar için yazmadım.
Bir hamburgere 600 lira ödemeyi matah bir şey sayanlar için de yazmadım.
Para içinde yüzenler yazdıklarımdan bir şey anlamazlar zaten.

***

Bu yazıyı denizlerin derinliğini bilenler için yazdım.
O denizlerin gerçek sahipleri olduğumuzu hatırlatmak için.

Seninle başladı
Benim hikayem
Kalbinde bir ömür
Kalmak isterim
Umudun adresi
Senin gözlerin
Sevdamı kalbine
Salmak isterim

Her an her dakika
Seni özleyen
Her gün sevdasına
Hasret ekleyen
Senin gözlerinde
Nöbet bekleyen
Bir deniz feneri
Olmak isterim

Hakkı YALÇIN

MUTLULUK TAKVİMİ
Çocukların fotoğrafını çek.
Serinlikte bisiklete bin.
Lüks meraklısı insandan uzak dur.

Gazetecilik bir zamanlar insanlara ceket bile ilikletirdi.

TABİAT!
Bilimin reddedildiği ve her şeyin kadere bağlandığı bir ülkede herkes bilmelidir ki geleceğin sonuçlarını şimdiki zamanın sebepleri oluşturacak.
Bir sütçünün ineğiyle, yağmurun toprakla ve bir çocuğun umutla aşkını öldürenlere de sıra gelecek.
Para kazanmanın ahlakla bağlantısını kesenler, günü gelince tanıştıklarına memnun olacaklar; tabiatın ihtilaliyle!