Tarihi 1 Temmuz 2022

Yaşlı hüzün!

HAYATIN zorlaştığı bir ülkede istikrarlı yaşlılık bile ödül yerine geçiyor.
Kimilerinin evlerinde geçiyor ömrün sonbaharı, kimilerinin zorda!
Sevgi ve saygı dolu bir huzurevinde ölümü beklemek bile herkese nasip olmuyor.
O yüzden bir huzurevinin önünden geçerken, yaşlı insanların cam kenarı yalnızlıklarına bakarım, o yaşlı hüzne ve çaresizliğe.
En çok da birbirlerine anlattıkları hikayeleri merak ederim, hafızaları silinmemişse.

***

Onlar geriye alınmayan zamanın içindeler, şimdiki zamanın dışında!
Sürgüsü çekilmemiş bir mahpushanede belki.
Alternatif yaşam deniyor onların kadere terk edilmişliklerine.
Birçoğu kendi çadırını kurmuş da ölümü bekleyen göçebeler gibi.
Elde avuçta bir şey kalmayınca elde kaç gün kaldığını hesaplıyorlar.
Birçoğu ölüm kapılarını çalmadan kırmızı ışıkta geçmeye hazır.

***

Teknolojiyi bilmiyorlar, elle yazılmış mektuplara tebrik kartlarına özlemleri büyük. Nüfus cüzdanları yenilenmiş ama aynalar da gerçek!
Gılgamış Destanı der ki; sonsuza kadar yıkılmayacak bir ev yapabilir misin?" Yapılmaz elbet ama yıkılmaya yüz tutmuş evlerin arada bir ziyaret edilmesi gerekmez mi?

***

Huzurevi hayata beyaz bayrak asmanın kıyısında gezinmek gibi aslında.
O yüzden o insanların en zor günlerinde yanında duran bakıcıları beyaz yalanlar söylüyor bazen;
"yaşınıza göre iyisiniz!" Aslında ölümleri yaklaştıkça kıymete biniyorlar, vefasız yakınları tarafından başlarından savılmak istendikleri için ya da geride mal mülk bıraktıkları için.
İmkanları olsa kimseyi çağırmazlar cenazelerine, kendi tabutlarını kendileri taşır.

***

Bazıları torunlarının gözlerinde eski bir masal gibi duruyor, bazıları durduğu yerde kuruyor yaprak gibi.
En çok bir deniz kıyısında çay içmeyi özlüyorlar ya da balkon sefasını.
Çiçekleri sulamak eski bir masal.
Arada bir televizyona bakıyorlar da kötü haberlerde çivileniyorlar oturdukları yere. Gençlerde bile umut yok onlarda nasıl olsun.
Çocuk seslerini duymayalı uzun zaman olmuş. Şarkıları var geçmiş yıllardan kalan, herkes biri için saklamış da zaman zaman içlerinden söylüyorlar!
"Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım!"

***

Yüzlerini cama dayayan bütün yaşlı insanlar adına bir kez daha yazıyorum bunları. Onlar uzak bir kasabanın tren garında unutulmuş ya da kader kondüktörlerinin arada bir eski biletlerini kontrol ettiği insanlar.
Hayatlarını sapı kopmuş bir valize sığdırmış hem gönülleri hem gözleri yaşlı hüzünler.

Mutluluk Takvimi
Gereksiz yanan lambayı kapat.
Trafikte sakin ol.
Zenginlikle başarıyı karıştırma.
Eskilerini giyin.

Sizi nasıl sevmiştim
Ah benim saf yüreğim
Aslında hiç değmezmiş
Zaferini kutlayın
Yıktığınız dağın bugün

Katilimle sevişsin
Artık bütün ressamlar
Renk versin soysuzluklar
İçinizdeki çamurla
Durmadan yağın bugün

Siz benim hayatımın
Üç paralık masalı
Size kalksın kadehler
Bir ihanet sergisinde
Yeniden doğun bugün
Hakkı YALÇIN

Talih oyunlarına bağımlı yaşamak en büyük talihsizliktir.

Maymun Çiçeği
Maymun Çiçeği hastalığının ilk vakası İstanbul'da.
Solunum yoluyla değil yakın temasla geçtiği söylenen hastalığın hafife alınacağını biliyorum.
Maymunun çiçeği mi olurmuş diye, "karikatürize" edileceğinden de hiç şüphem yok.
Ama unutulmasın ki bir martı uçak düşürür ve bizim ülkemizde mikroba müsait bir ortam var.