Tarihi 19 Ocak 2022

Bakış açısı!

HERKESİN öldüğü siyah beyaz bir fotoğrafa baktım da bir ben sağ kalmışım.
Talihli miyim, geç mi kaldım?
Çıkamadım içinden fotoğrafın!

***

Oysa hayatın farkına varmak için bir şeylerin dışına çıkmak gerekiyor.
Dar sokakların, kendimizi hapsettiğimiz odaların dışına mesela.
"Sokaktaki bir çocuk için el örgüsü bereyi nereden bulabilirim?" diye düşünmek yok.
Direk konuya girmek gerek.

***

Ama hayatın insanlara oynadığı oyunların içinden çıkabilmek öyle kolay değil.
Bundan 3 yıl önce çocuklarına siyanür içiren bir annenin dramını okumuştum.
Uç uç böceklerine bile terlik ısmarlayan annelerin çocuklarına siyanür içirmesi nasıl bir cinnet halini içeriyordu acaba?
O kadını kim bu hale getirmişti?
Haberin altında "Türkiye'nin yüreği burkuldu" diye yazıyordu da o burukluk kaç saniye sürmüştü dersiniz?

***

Merter Tozkoparan'da arkadaşlarımı arada bir ziyaret ediyorum da sigara böreği satan bir adamın üç tekerlekli tezgahındaki yazı dikkatimi çekti;
"sigaraya zam var sigara böreğine zam yok!" Satıcı emekli bir işçi, gençliğinde çok kitap okumuş, "bu sloganla satışların arttı mı?" diye sordum.
"Hayır" diye karşılık verdi, "benim derdim sigara böreği satmaktan çok, insanlara zam üstüne zam yapılan sigarayı işaret etmekti." "Peki, ne fark etti?" "En garibanı bile ekmeğinden geçer kazıklandığı sigaradan vazgeçmez!"

***

Sabah yürüyüşümü yapıyordum, önümde yürüyen adam sokağa bırakılan mamayı yiyen kedilerin arasından kara kediyi ayağının tersiyle itti.
"Niye böyle yapıyorsunuz?" diye sordum da "onlar uğursuz" dedi.
"Nasıl bir uğursuzluk gördünüz?" diye sordum kendini savundu, "siz hiç iki kara kedinin arasından geçtiniz mi?" "Hayır" dedim "iki dağın arasından geçtim, üstelik zifiri karanlıkta!" Adam bön bön yüzüme bakarken ben kara kediye baktım, adamdan güzel bakıyordu.

***

Albümdeki ya da duvardaki fotoğrafların değerini asla cep telefonlardaki görüntülere değişmem.
Çünkü teknolojiyle birlikte ne insanların dürüstlüğüne inanç kaldı ne aşka.
Uğrunda ölünecek bir şey de kalmadı, kaderin bizlere biçtiği ömürden başka.
Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik hayatın. O yüzden bu dünyada sevdiklerimiz için dileğimizdir;
"hepimizin resmini çıkarsınlar yan yana!"

***

Nasılsa hayat o resimlerden teker teker çekip çıkartıyor bizleri.


Sevdalandı türkü türkü
Boşa çekti onca yükü
Bir yangındı artık söndü
Yorgun ömrüm

Ne dostu var ne bir kardaş
Acılarla sarmaş dolaş
Eriyor bak yavaş yavaş
Solgun ömrüm

Yollara serdi hasreti
Dosttan gördü ihaneti
Kendi kendine kahretti
Vurgun ömrüm

Hala bir gönül yasında
Yenik düştü kavgasında
Tel örgüler arkasında
Sürgün ömrüm

Hakkı YALÇIN

MUTLULUK TAKVİMİ
Sokakta yatanlar için aktif mücadele et.
Kuş satın al özgür bırak.
Marka giyinme.
Marketteki fiyatları sorgula.
Hak yeme ve yedirme.

Sağlık çalışanlarının emeklerini nasıl da kolay unuttuk!

BİRİLERİ!
Üstü başı sefil küçük kız çocukları ellerinde boş yoğurt kovalarıyla "düm tek" yapıyor ve İstanbul Şirinevler köprüsünün üzerinde dilendiriliyorlar.
O çocukları bu yaşta bu şekilde kullananlar yarın hangi resmin içine sokacaklar acaba?
Onların sırtından geçinen çakallar olduğu muhakkak da koca İstanbul'da o çocukların hayatını sorgulayacak birileri de yok!
Adına "yetkili" denen birileri!