Tarihi 9 Kasım 2021

Zekat!

ZENGİNLERİN bencillikleriyle uğraştığımız zaman; "sana ne!" konulu saldırılar alırız.
Bizim meselemiz zenginlik değil, parasından başka hiçbir şeyi olmayanlardır.
Ne utançtır ki onlar çok paralarıyla yoksulluğa karşı zafer kazandıklarını zannederler.

İşte size gerçek bir hikaye.
Milyon dolarlarla oynayan zengin bir işadamının şoförünün oğlu üniversitede okuyor.
Şoför aldığı kuş kadar maaşla kıt kanaat yaşıyor.
Oğlunun bursa ihtiyacı var ve durumu patronuna açıklamak ihtiyacı duyuyor. "Oğluma burs verebilir misiniz?" Patronun cevabına bakın; "para öyle kolay kazanılmıyor."

Böyle durumlarda bizde öfke kamyon yükü! Para öylesine kolay kazanılmasa sizin gibiler nasıl zengin olabilir?
İşlerinizi yürütmek için rüşvet verirsiniz, burs parasını bir gecede restorana bırakırsınız ve ömrünüz boyunca kendinize Müslüman olmakla gurur duyarsınız.
O zaman ben de derim ki; "günışığına çıkan vampirler erimekten nasıl korkarsa sizler de iyilik yapmaktan korkarsınız!" Bu isyanlar da mesleğimizin zekatı!
Not: Sizin gibiler zekatını gerçek anlamda verse bu topraklarda yoksulluk kalmazdı!

Gönül zengini olabilmek herkesin harcı değil. Yanında çalışan emekçinin oğluna bile yardım elini uzatmayan bir zengin aslında dünyanın en yoksul insanıdır.
"Cebini çok sevsen de yüreğinden vermekle bir şey kaybetmezsin" desek gülerler.
Vicdanın sesiyle paranın ses düzeni arasında tulum çıkarır vicdansızlık!
O yüzden zamanında söylenmiş en harika sözdür; "zenginlik belki de en iğrenç yoksulluktur!"

Bu da gerçek bir hikaye.
Birlikte büyüyen iki eski arkadaştılar sonra yolları ayrıldı.
Biri parayı buldu diğeri onurundan zerre kadar ödün vermedi ama mutlu oldu. Namussuz zenginin kendisine sürekli aşağılayıcı mesajlar göndermesi onurlu adamın canını sıkıyordu. Sonunda bu mesajlara cevap verme ihtiyacı duydu.
"Sen Mercedes'le gelin aldın ben omuzlarımda taşıdığım bir kadını gelin aldım. Boğaz'ı görüyormuş evin. Hiç kitap okumazdın ama duydum ki her şeyi kitabına uydurmuşsun! Karını dövüyormuşsun da para için sesini çıkarmıyormuş!
Benim karım pencere kenarındaki gülleri suluyor her sabah, sokak kedilerine bakıyor ben de gözüm gibi bakıyorum ona.
Kiradayız iki oda bir mutfak geçinip gidiyoruz. Çocuklarımız ve kitaplarımızla."

Yoksullar yaralanan parmaklarını ekmeğin içiyle sarar.
Bal tutanın parmağını yaladığı bir ülkede bencil zenginler 11'inci parmağını arar.

Mutluluk Takvimi
Asansör yerine merdiven kullan.
Sağlığına yatırım yap.
Çocuklara eldiven ör.
Bahis oyunlarına güvenme.
Maskeni çıkarma.

Sensizlik fena bir şey
Aklım gidip geliyor
Teselli etmek için
Arada annem geliyor

Kalbime sığmayan aşk
Odalara mı sığar
Başkaları ev dese de
Bana cehennem geliyor

Bende hiç değişmedi
Günün senle doğuşu
Benim yaralı kalbim
Bir sevdalı koğuşu

Böyle gitmez bu ayrılık
Yoksa deli olacağım
Ya sen bana geleceksin
Ya ben seni bulacağım
Hakkı YALÇIN

Bilgisayarlar bile hata yaptıklarında suçu başkasına yüklüyor.

Maske!
Bu ülkede insanlık öldüğünden beridir ki yaşayan gerçekler değişmiştir.
Adına sanat dünyası derler ya aslında ikiyüzlü bir dünyadır ve her türlü "yolculuk" mubahtır.
Bu şöhret müptelalarının hayatta kalması, yoğun bakımdaki hastalardan daha zordur ve o yüzdendir bu maskeli balo. Pandemi nedeniyle takılan maskelerle onların kullandığı maskelerin ilgisi yoktur.