Tarihi 7 Eylül 2021

Martılar!

BULUTLAR bile deniz kokardı, Adalar'dan kalkan sabah vapurlarında bir keyfi vardı simitle çayın.
Sabahın gözlerini içerken umudu katık etmek gibi.
O zamanlar mutlu sabahları vardı İstanbul'un. İnsanlar "günaydın" kelimesinden yola çıkardı.
Şimdi suratsız bakışların yüzünden düşen bin parça!

Peynir temizdi ekmek katkısızdı, kutsallığı vardı alın terinin.
Hak ve hukukun karşısında eğilirdi insanlar paranın değil.
Temiz bir Türkçesi mevcuttu gazetelerin, insanlar ellerinde tuttukları gazetelerini karşı koltuktaki insanların okuduğunu da düşünüp dakikalarca sayfayı çevirmezdi.
Nefsi terbiye edilmiş gazeteciler ahlaksızlığa karşı da örgütlüydü onursuz kazanca da.
Çoğu kıt kanaat yaşardı parasız yatılı öğrenciler gibi, ömürlerinden verirlerdi bir kuru 'aferin'e!
Her zaman söylerim; "namuslu bir gazetecinin ömrü billah milyonlar doları olamaz, olanlar varsa kalemlerini de satmışlardır ruhlarını da!" Para içinde yüzerken şimdi onlara denizde karada ölüm yok.
O yüzden vapurlarda okunan tek tük gazeteye gözünün ucuyla bile bakmıyor insanlar.

Ada sahillerinde ömürlük aşklar sergisi vardı, yaz akşamlarında şarkılar söylenirdi vapurlarda.
Sevmediği şarkılar da söylense diğer yolcular sesini çıkarmazdı, bunun adı hoşgörüydü. Sadece sevgilerin değil saygıların hatırasını da saklayanlarla doluydu şehir.
Şarkılarını kıyılarda bıraktı o insanlar, hoşgörü eski bir masal artık.
Şimdi kutuplar var yüreklerde, bir gözün öbür göze düşman edildiği karalama kampanyalarında muhbirlik gözde meslek.

Martıların direnişine karşı saygımız vardı da simitlerimizi onlarla bölüşürdük.
Burun buruna geldiğimiz martıların hiç yanlış hamlelerini görmedik.
Hepsi doğuştan şair.
Ustalıksa ustalık.
Cesaretse cesaret!
Belki de onların şiir kitapları basılmalıydı.
Çünkü bu şehirde eskimeyen tek gerçektir martılar.
"Uyanın" diye haykırırlar çığlıklarıyla, değişmeyen duruşlarıyla hiç kirlenmemiş ve hala yüreklidirler.

Vapur yolcuları yine var, yine tek tük de olsa simit atılıyor martılara ama insanlar kendilerindeki kara bulutu onlardaki umutla değiş doğuş etmek için atıyor simitleri.
Oysa martılar bile insanlığa acıktı, onlar insanlarda egemen güce dönüşen bencilliğe ve kötülüğe inat simitlerin susamlarıyla dalgaların üzerine yazıyorlar şiirlerini.
"Herkesin ayağı takılır sizin de takılacak.
Ağlamak yok!
Başkalarına nasıl baktıysanız size de öyle bakılacak!"

Mutluluk Takvimi
Kuş satın al özgür bırak.
Lavabo kenarında yüzük bırakma.
Bir şeyi çok fazla iste.
Ambulansın arkasına takılma

Biz gururla silerdik
Gözümüzdeki yaşı
Her akşam düşlerimiz
Yıldızlı dilek taşı

Kalbimizde yaşananlar
Dilimizdeki şarkıydı
Aynı kızı sevsek bile
Arkadaşımızın aşkıydı

Nerde ömrü çözüp çözüp
Bağladığımız geceler
Nerde o sırt sırta verip
Ağladığımız geceler

Gözyaşları boğarken
Sevdalı yastıkları
En güzel teselliydi
Arkadaş ıslıkları
Hakkı YALÇIN

Bonzai'nin yoksul semtlerdeki saltanatı tüm ihtişamıyla sürüyor.

Tabiat!
Hiçbir şey sebepsiz yaşanmıyor!
Bilimin reddedildiği ve her şeyin kadere bağlandığı bir ülkede herkes bilmelidir ki geleceğin sonuçlarını şimdiki zamanın sebepleri oluşturacak.
Bir sütçünün ineğiyle, yağmurun toprakla, ağacın yaprakla ve bir çocuğun umutla aşkını öldürenler.
Para kazanmanın ahlakla bağlantısını kesenler, günü gelince tanıştıklarına memnun olacaklar!
Tabiatın ihtilaliyle!