Tarihi 8 Haziran 2021

Hangisi?

GAZ ve yağ kuyruklarına girdiğim çocukluk yıllarımı, adaleti yoksul, haram yiyenlerine alkış tutanları bol olan şimdiki zamana nasıl değişebilirim?
O zamanlar kuyruklar vardı ama şimdiki gibi kuyruklarını bacaklarının arasında saklayanlar ve parayı görünce o kuyruğu sallayanlar yoktu.
Evet sobalar vardı hava kirliydi ama nefesler de temizdi yürekler de.
Ölümün gözleri kanlı olsa da delikanlı duruş diye bir gerçeğimiz vardı.
O delikanlılar çocukları da korurdu kadınları da.
Yakasına yapışırlardı şerefsizlerin.

Kitap okurdu insanlar, cehalet bile haddini bilirdi de bilmediği konularda susardı.
Şimdi kurnaz tilkiler mevsiminde herkes her şeyi biliyor ve yorum yapıyor.
Ustaların çırak yetiştirmesine gerek yok, zalimliğe programlanmış robotlar sosyal medya mezbahalarında iyi kazanıyor.
"Kan çıkmazsa para yok!"

Gömleklerin bile kötülüğe iliklendiği şimdiki zamanda insanların koşullarını değiştiren gerçek, yetenek ve emek değil saptıkları yol.
En çok rağbet gören levha: "Beni istediğiniz gibi kullanabilirsiniz!" Herkes ölümüne kadar hayatta ama bütün mesele ayakta ölmek, bu şerefe de herkes nail olamıyor.
Bizler ne insanlar gördük, kalan ömrünü yerde bulsa eğilip almadı da şerefsizliğe mi eğilecek?

Okula giderken ceketlerimizi bitpazarından aldık ama itlerden akıl almadık.
Hak yemedik, tenekelerden saksı yaptık çiçek diktik, kimsenin ekmeğine göz dikmedik.
Kimseye sormadık "nerelisin?" diye, harama bilet kesmedik "hemşerilik" ayağına.
Kürt çocuklarını da sevdik Ermeni çocuklarını da.
Bizim doğmadığımız şehirlerde doğan bütün çocukları da.

"O zamanlar hiçbir şeyimiz yoktu" diyenlere verecek cevabım hazır;
"bizim her şeyimiz vardı." Sevgimiz saygımız, adaletimiz, merhametimiz, cesaretimiz, yoksul ama onurlu yaşayıp onurlu ölenlerimiz.
Bir ayakkabının değerini bilenlerimiz, komşusu için ekmeği ikiye bölenlerimiz.
Sosyal medyadaki milyonlarca paylaşımdan daha etkili olan sessiz harflerimiz.
Sevdalar uğruna kalp ağrılarımız, cepten değil yürekten yapılan çağrılarımız.
Daha ne olsun!

Şimdiki zamanın rüzgarıyla ancak kirli çamaşırlar kurutulur.
Haysiyeti dalgalandırmak nostaljinin işi. Onu da bizler gördük!

Mutluluk Takvimi
Çocuklara verdiğin sözü tut.
Şaka bile olsa kimseyi aşağılama.
Vicdanına hesap ver.


Hep senden yanadır
Çektiğim kahır
Derdimi o nemli
Duvarlar dinler
Yaylı tamburlara
Benzedi kalbim
Böyle inim inim
Her gece inler

Kirpiklerim ıslak
Bulutum kara
Alıştı gözlerim
Yağan yağmura
Sevilip sevmekten
Vurgun yedik biz
Savrulduk bir gece
Çok uzaklara
Hakkı YALÇIN

Bağlar üzüm vermiyorsa gözüne dizine dursun naylon jürilerin kazandıkları.

Köfte!
Kıymanın kilosunun neredeyse 100 liranın kapısını çalmaya hazırlandığı bir zaman dilimindeyiz.
Ekranlardaki reklamlarda ne güzel yiyecekler gösteriyorlar çocuklara.
O çocuklar ne hissediyor acaba reklamları izlerken?
Bugün kaç bin çocuk ağzına bir gram et parçası koyamadan uyudu?
Zenginlerin evinde bir santimetrekareye kaç köfte düşüyor?
Yoksulların evinde 6 ayda bir 40 metrekareye kaç köfte düşüyor?