Tarihi 30 Temmuz 2020

Arkadaş

İstanbul'un ahşap evleri, Türkçe'nin en güzel konuşulduğu yıllar.
Hiçbir kaleme sığmazdı arkadaşlıklar.
Aynı bardaktan içmek aynı lokmayı bölüşmek.
Her taşın altından fedakarlık çıkardı.
İnsanlıkla ölçülürdü şeref, servetle değil.
*****
Aynı hırkayı sırayla giyerdik yazlık sinema önlerinde.
Geceleri başımızı çayırlara yaslar gökteki yıldızları yere indirirdik.
Ağaçtan kopardığımı bir incir tanesini bile kardeşçe bölüşürdük.
Kanımızı tutuştururdu haksızlık, kan kardeşi olurduk acıların.
Anaların bacıların gözlerinin içine bakardık, "elimizden bir şey gelir mi?" diye.
*****
Kendi öyküsünün kahramanıydı herkes, kendi yürek zenginliğinin sahibi.
Karşılıksız sevmenin adıydı arkadaşlık.
"Nerelisin?" diye sorulmazdı.
Gölgesinde serinlenen çardaklar, kapı önüne serilen kilimlerde akşam sohbetleri.
Mahallenin namusuna ve geleceğine kendini siper ederdi delikanlılar, arkadaşına canını bağışlarken.
*****
Her insan çocukluğunun hayallerine sürgün gidermiş.
Film koptu, sadece özlemler ve şarkılar kaldı eski arkadaşlıklara.
Hayatın metal yorgunluğuna teknolojik kahpelik de eklenince olanlar oldu.
Ahşap mahallelerde bulduğumuz değerler ve huzur kayboldu.
Ne yapılanlardan esef duyulur oldu ne arkadaş ıslıkları.
Nefesi para ve çıkar kokanlar tarafından sırtından vuruldu arkadaşlık.
Kelime anlamı kaybolan "arkadaşlık" garip söylemlerle birbirlerine seslenen çıkarcı insanlar tarafından yok edildi.
*****
Yıllar gelip geçmiş olabilir ama her arkadaş başka bir arkadaşın tarihine geçmiştir.
Bu hafta "Arkadaşlık Haftası" olarak kutlanıyor.
Ne toplum ne medya için arkadaşlığın bir değeri yok artık.
Olsun, ben eski arkadaşlıklara mahsuben fantastik bir hikayeyi bu meseleye uyarladım.
*****
İki arkadaş ömür boyunca birbirini taşımaya yemin etmişlerdi.
Biri öldü diğeri hayat kavgasında bir çölde yapayalnız kaldı.
Kalan delikanlı ıslık çalarak çölü aşarken yolda bir çift ayak izi gördü ve ölen arkadaşına içinden sitem etti.
"Hani beni yalnız bırakmayacaktın yarı yolda terk ettin." O sırada başka bir ıslık duyuldu ardından da bir ses yankılandı.
"Bana sitem etme o ayak izleri bana ait. Çünkü zor zamanlarında seni ben taşıdım!
O ıslıkları kim çalıyor sanıyorsun?"

YUMRUK!
Koronavirüse yumruk atmamız için tokat yememiz gerekiyordu belki.
O tokadı yedik ama yumruğu atamadık.
Maske takmayı reddedip sosyal mesafeyi yok edip şimdi diğer yanağımızı uzatıyoruz.
"Bize bir şey olmaz" gerçeğinin yılmaz savunucuları olarak!

MUTLULUK TAKVİMİ
El ve yüz havlunu her gün değiştir.
Nostaljik şarkılar dinle.
Derneklere güvenme.
Maskeden asla vazgeçme.

Koşarak çıktığın
Merdivenlerden
Ağır adımlarla
İnmen gerekir
Anılara bile
Fark ettirmeden
Bu yangın yürekte
Sönmen gerekir
Ben almışım aşkımı
Dik başımla giderim
Bu hasret yağmurunda
Islana ıslana
Yemin billah olsun ki
Kaç ömürse öderim
Kaderin omuzuna
Yaslana yaslana
Hakkı YALÇIN