Tarihi 28 Ocak 2014

Arayı açma tedirginliği

Fenerbahçe ikinci yarının ilk seferinde rakipleriyle aradaki farkı açtı.
Sarı lacivertlilerin sıkıntılı bir zamanın içinden geçtiğini hesaba katarsak, kazanılan 3 puanın değeri de daha çok anlaşılır. Bu şartlarda kazanmanın değeri de.

***
Psikolojik bir maçtı.
Buna arayı açma duygusunun getirdiği tedirginlik diyelim.
Bu tedirginlik duvarına Konya'nın sağlam savunma duvarı da eklenince, gecenin zorluğunu öne çıkaralım.
Fenerbahçe özellikle ilk yarada rakip alanda çoğalmakta zorlanan, orta alanda pozisyon üretiminde kısır bir takımdı.
Konyaspor'u durduk yerde ayaklandırmak gibi.
Ve Bruno Alves'in yataklık ettiği pozisyonla yenilen gol.
Sonra klasik Fenerbahçe baskısı. Kendilerini galibiyete kamçılamak gibi.

***
İkinci yarının başlangıcı da karbon kopya. Konya'nın çok net pozisyonları var.
Bu pozisyonların geceyle ilgisi olduğu kadar, gelecek maçlarla da ilgisi olmalı.
Bir takım bu kadar pozisyon veremez.

***
Dün garip bir geceydi zaten.
Gördüğümüz en etkisiz Kuyt vardı sahada.
Baroni ve Meireles arasındaki uyumsuzluk yetmezmiş gibi, ikisi de oyuna katkıda sınıfta kaldı.
Orta alandaki sorun, savunmanın verdiği gedikler, gecenin önemli gerçekleriydi.
Neredeyse tüm yaratıcılık Caner'in ayaklarına mahkum edilmişti. Caner ki, gecenin en sihirli adamıydı yine.
Bazen bir adam bir takıma karşı nedir, bunu gösterebilen biriydi Caner.

***
Dünkü sonuç, futbolun çok ötesindeydi.
O yüzden Fenerbahçe'deki kazanma ruhunun, şartları değiştirmeye meyilli arkadaşlık bağlarının öne çıktığı bir maç.
Bu takımda en olmaz gecede bile her şey var.
O yüzden alt katta kaybedenler kulüpleri.

Üst katta liderliğin görkemi var.