Onlara sahip oldukları alanlar içinde özel otopark inşa edilmişti zaten..
Ama villanın içindeki otoparkı mutfak yapanlar, önce kaldırımlara araç park etme haklarını zimmetine geçirdiler.
Hatta kaldırıma park eden komşu otomobilleri çizecek kadar güç gösterisine soyundular.
Yetmedi, kendi özel otoparklarını inşa edenler çıktı ortaya.
Halkın orta alanında, başkalarının araçlarını oraya sokturmayacak kadar yetki sahibi oldular.
Buna Ataköy 11. Kısım halkı karşı çıkıyor, ama karşı çıkanlara fiziki müdahale ekipleri var. Üstü açık tehdit!
Bakırköy Belediyesi hizmette kusurlu.
Göz yummakta kusursuz!
Bir hastane sahibinin gücü, herkesi yenmeye yetiyor. Çünkü üç villanın kendilerine ayrıcalık sağlama yetkisiyle yaptığı yası dışı otopark, belediyenin müdahale sınırlarından çıkarılmış.
Bakırköy Belediyesi de villaların yanında almış yerini, halkın değil.
Seçimlerde halktan değil, hastane sahiplerinden alıyorlar ya oylarını!
Kendilerini savunan villa sahipleri, "Kaymakamlıktan izin aldık" diyor.
Eğer gerçekten kaymakamlıktan izin alınmışsa...
Eğer villa sahiplerine ayrıcalık sağlayan bir kaymakamlık hizmeti varsa, onu da halk bilmek istiyor.
Öyle ya... Villalarda yaşayanlara toplumun otoparkını armağan etmek, hangi kaymakamlık yasasında var?
Hangi belediye hizmetinde?
Bunu bilmek, toplumun hakkı değil mi?
Üç villanın gücü, yüzlerce insanın hakkını elinden alacak kadar kudretliyse.
Bir mahalle şunu bilmelidir ki...
Bugün otoparkını hediye eden, yarın parkına da sahip çıkamaz.
Evine de...
Çünkü bir şehri ayakta tutan yasalar, mahallelerden başlar.
* * *
ÇAKALIN BİRİ
Eroini deneyenlere çeyrek altın vereceğini açıklayan bir çakal okulların önünde park kuruyor. Bunu duyan polis ekipleri onu bir lisenin önünde yakalıyor.
Üzerinde 140 eroin paketi 15 uyuşturucu hap, 15 çeyrek altın ve çok sayıda sahte kimlik ele geçiriliyor.
Çocukları uyuşturucuya alıştırıp, bunun üzerinden geçinmeyi seçenleri bile savunacak avukatlarımız vardır, onları koruyan yasalarımız.
Onların sırtının yere gelmemesi sebepsiz değildir.
* * *
İnsanlığın sadece ekmeğe değil, şerefe de ihtiyacı var.
* * *
Bu ülkede melekler suskun. Şeytanlık ellerini ovuşturuyor.
* * *
27 Ocak 2011
Mutluluk takvimi
Diş fırçanı yenile. Pratik konserve açacağın olsun. Aç insanı geri çevirme. Adil ol.Haksızlık korkusu
Sarar herkesi
Uyuyan kalplerin
Uyandığı gün
Sokaklara sığmaz
İsyanın sesi
Bıçağın kemiğe
Dayandığı gün
Sabırlar tükenir
Gün gelir elbet
Yumruklar sıkılır
An gelir elbet
Bizim de sesimiz
Duyulur elbet
Bıçağın kemiğe
Dayandığı gün
Hakkı YALÇIN
