Bu savaş çok derinlerde, çok az kişinin bilebileceği bir mücadelenin dışavurumu.
Bize gelen, kulağımızda çınlayan top sesleri, yerin derinliklerindeki kavganın yansıması... 2013'ten sonra biz içeride 17-25 Aralık'ı yaşarken dünyanın çeşitli yerlerinde büyük çatlamalar oldu. Brexit, Ukrayna-Rusya savaşı, terör saldırıları, Fransa'nın sarsılması, Avrupa'nın göç dalgalarıyla tehdit altına alınması, Soros isminin öne çıkması, ABD içindeki kavganın görünür olması ve daha neler neler...
Kavganın anlaşılması açısından daha önce yazdığım ROMAN ABRAMOVICH örneği ilginçtir...
Biraz açalım...
Putin ile Abramovich arasındaki ilişki, iki kardeşinki gibidir. Abramovich genç yaşında YELTSİN'e "Senden sonra Putin gelsin!" diyecek kadar etkili bir isimdir.
Abramovich özel yatırım şirketi Millhouse LLC'nin birincil sahibi olarak ünlendi! İngiltere Premier League futbol kulübü olan Chelsea Football Club'ın sahibi olarak da dünyada tanımayan kalmadı. 1996 yılında, petrol şirketi Sibneft'i yaklaşık 100 milyon ABD Doları karşılığında satın aldı ve 10 yıl sonra 13 milyar dolar karşılığında Gazprom'a sattı. Zenginliği böyle oluştu ve arkasında koca ilişki ağı vardı. Güçlü isimdi.
Yine bir araştırmaya göre ilginç bir tablo ortaya çıkmakta...
Rusya'daki en zengin 200 kişinin % 25'ine yakını Yahudi...
200 milyarderin 48'inin Yahudi olduğu ve 132.9 milyar dolarlık net bir değere sahip olduğu öne sürülüyor. Listeyi oluşturan 48 Yahudi arasından 42'si Aşkenaz... Nüfusun az bir kısmı olsalar da EKONOMİK güçleri çok fazla... En zengin Aşkenaz, net değeri 17.6 milyar dolar olan ve Rusya'nın ikinci en zengin adamı Mikhail Fridman'dır.
Aşkenaz milyarderler arasında Viktor Vekselberg (net değeri 17.2 milyar dolar), Leonid Michelson (net değeri 15.6 milyar dolar), Mikhail Prokhorov (net değeri 10.9 milyar dolar) ve Roman Abramovich (net değeri 9.1 milyar dolar) gibi isimler yer alıyor. Bu çok yeni bir rapor değildi. Ancak rakamlar değişse de GÜÇ MERKEZİ değişmedi!
Hala aynı...
Bu ve burada yer almayan önemli isimler YAHUDİ nüfusu üzerinde etkililer.
Etkili olmak için çok çaba harcadılar. OLİGARKLAR cephesinde işler böyle yürürken KRALİÇE ELIZABETH bir gün Abramovich'i ülkeye almadı. Kriz başladı. Ajan Skripal üzerinden gerginleşen İngiliz-Rus ilişkilerinde gedik açılıyordu. Londra'ya gidemeyen, ülkeye giremeyen Abramovich de bir saat içinde İSRAİL PASAPORTU çıkarıyordu. İsrail vatandaşlarına girişte sınır yoktu çünkü.
Ancak Abramovich, yani futbol kulübü sahibi biri hala girmeyi başaramamıştı...
Kriz sürüyordu. Bu arada Premier Lig takımlarından Leicester City'nin sahibi Vichai Srivaddhanaprabha da karşılaşma sonrası bindiği helikopterin düşmesiyle can veriyordu... Arada pek çok şey daha yaşanıyordu!
Gerilim KARADENİZ'e kadar sıçrıyordu. Rus savaş gemilerinin önüne İNGİLİZLER deniz kuvvetlerini çıkaracağından söz ediyordu.
Bir gemi de yolluyordu...
Başkan Trump'la birlikte Putin hedefti! Bir güç iki ismi ayırmak, bölmek istiyordu. Bu nedenle TRUMP Londra'ya gittiğinde KRALİÇE'nin önünde yürüyor, sallanıyor, adeta onu aşağılıyordu.
Görülmüş bir şey değildi bu ama herkesin gözleri önünde cereyan ediyordu her şey... Bütün olanları alt alta getirip koyduğunuzda KRALİÇE ve Washington'daki bir yapı birlikte gitmek istiyor gibiydi. Aynı şekilde Londra'da ve Washington'daki diğer yapı ise RUSYA ile dengeyi bulmak ve yeni masayı kurmak istiyordu. Kavga böyle ilerliyordu.
Bu denklem içinde TRUMP, Savunma Bakanı Mattis'i indirdi! Muhtemelen sırada Robert Mueller var. Nasıl yapar eder bilemem ama rahatsızlık veren asıl isim Mueller... Ancak iki isim de PENTAGON için çok önemli şahsiyet. Öyle kolay kolay kenara atılacak cinsten kişiler değil. Görevlerini arkadaki güce yaslanarak yaptılar, yapmaktalar... Mattis'in istifasından ya da emekliliğini istemesinden sonra Trump'ın ailesi hakkında hiçbir adım atılmadı. Bunu beklemek gerektiğini hem yazdım hem söyledim. Washington'da derinlerde çok garip şeyler konuşulmakta. Hedef TRUMP.
Öyle böyle değil konuşulanlar.
Keskin bir şekilde TRUMP hedef! Suriye büyük kavganın bardağı çatlatan hamlesi.
Küçük hamlesi hatta... Ancak Rusya'nın bölgede etkin olarak öne çıkması Mattis-Mueller kanadını çıldırttı. Katolikler'in önemli bir bölümü itiraz etmekte. Şu ana kadar ciddi bir tavır gösterilmiş değil. Ancak gösterilmeyeceği anlamına da gelmiyor. Askerlerin sahaya inmesinden bile söz eden var. Daha ötesini dile getiren de. Bilemem. Ama Trump'ın gelmesinden beri RUSYA'ya diş gösteren yapı şu an geri itildi.
Mattis en önemli adamlarıydı...
Mattis'in de önemli adamları vardı! Bunlardan biri de efsane gazeteci Bob Woodvard'dı...
Bob Woodward'un "Korku: Trump Beyaz Saray'da" adlı kitabının içinde Mattis'in önemli katkılarının olduğu söyleniyordu.
İhtimal mi? Elbette...
Bunlardan çok daha öte önemli bir adım var. DETAYLARI bilmiyorum ama çok önemli adımlar atılmakta. Şimdilik içine girip öğrenme şansım olmadı ama ayak sesleri buraya kadar gelmekte. Amerika Birleşik Devletleri'nde çok önemli bir soruşturma içten içe sürmekte. Ayrıntıları bir avuç insan biliyor. Davanın içinde çok önemli bir ŞİRKET var.
DEVLET TARAFINDAN desteklenen koca bir şirket.
Savcılar ve istihbarat tarafından bu şirketin bütün ilişkileri ve bilgi ağı alındı. Arkasında koca bir oluşumun olduğu söylenen şirket üzerinden iki rakipten biri diğerine ölümcül darbe indirecek. Kim kime vuracak bilemem. Ama şirketin bilgileri karşıdakini öldürecek cinsten... İşte bu nedenle PENTAGON'un, askerin, devreye gireceği fısıldanıyor.
Kimi alacaklar, kime ne yapacaklar bilgim yok. Ama fısıltılar ürpertecek cinsten...
Kavganın bir aşaması orada iyice patlayacak ve dünya bunu konuşacak... Bakalım fısıltılar gerçek olacak mı?
Kavga edenlerden biri ölümcül yara alacak mı? Mattis'in bırakmasıyla/gönderilmesiyle önemli bir viraja girildi...
İZLEYELİM...
NOT: Der Spiegel'in kapağını yine hatırlatmak istiyorum. Trump-Erdoğan- Putin-Cinping...
Yani ABD-TÜRKİYE-RUSYA-ÇİN arasında denge isteyenlerle buna karşı çıkanlar kapışıyor...
