Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 11 Mart 2013

Güvercin

Bazen siyaseti, ekonomiyi, bilimi, sporu, kadını, paylaşmayı, ülkeyi, liderliği anlamanın en güzel yolu doğaya bakmaktır!
Çünkü hayat birçok şifreyi kapımızın önüne bırakır! Ancak görmeyiz! Özellikle siyasi gelişmeleri hep doğadan ayrı düşünürüz!
Fen bilimleri tabiatla iç içe giderken siyaset neden sırtını döner bir türlü anlamam!
Oysa her canlının bir görevi ve şifresi olduğunu düşünürüm!
Gözle görülmeyen bir canlının bile boşa yaratıldığını düşünmem! Hepimizin uyması gereken bir yüce senaryo vardır!
Roller bellidir! Kimse bunun dışına çıkamaz!
İzmir'de büyüdüğüm evin hemen yanında onlarca güvercini olan bir komşumuz vardı! Ailece çok gidip gelirdik.
Ama güvercinlere hükmeden evin küçük oğlu yolda bile kimseyle selamlaşmazdı!
Hayatında sadece güvercinleri vardı! Özellikle bahar ve yaz akşamları o güvercinler gökyüzünde ona eşsiz bir şovu adeta hediye ederdi! Yolda kafasını kaldırmadan yürüyen o komşu çocuğu, evlerinin terasında bir maestroya dönüşürdü!
İnsanlardan bir selamı esirgeyen delikanlı kuşlarıyla adeta konuşurdu! Herbirini tek tek anlardı! İki taraf da ilişkiden çok memnundu...
Herkesin sırtını döndüğü o komşu çocuğunun dikkatimi çeken garip bir yanı vardı...
Ama yıllarca onu çözememiştim...
Ta ki geçtiğimiz yıla kadar!
En son İzmir'e gittiğimde o komşumuzu yine aynı terasta beyazlamış saçlarına rağmen güvercinlerle mutluluk tablosu çizerken gördüm!
Bizim balkondan seslendim.
Değişmişti! "Hoş geldin" diyerek çaya davet etti! Hiç düşünmeden kalkıp gittim.
Çünkü görülecek eski bir hesabım vardı!
Kapısını çalmaya fırsat bırakmadan açtı ve koluma girdi. Doğruca yukarı çıkardı.
Kuşlarıyla başka biri oluyordu! Artık yaşlı bir adam olmasına rağmen onda değişen bir şey yoktu! Onlarla yaşıyordu! Gökyüzündeki kuşlar bir ıslık sesiyle tek tek aşağı indi...
En son mavi galaça kümese girdiğinde yıllardır içimde büyüttüğüm o soruyu sordum: "Neden kuşlarla çok iyi anlaşıyorsun da insanlara uzaksın?"
Güldü... "Uzak değilim, sadece kuşlara daha yakınım" dedikten sonra hiç bilmediğim bir şey anlattı...
"Güvercinler doğadaki mucizenin adıdır!
Ama bunu çok kimse bilmez. Hatta beni "deli" yerine koyanların olduğunu bilmediğimi sanma!
Birkaç yıl önceydi. Çok sevdiğim bir kuşum vardı. Kuluçkada olduğunu anlayınca çok hassas davrandım! Sadece ben değil EŞİ de çok ilgiliydi! Tabii ben bunun ne anlama geldiğini anlamıyordum. Etrafta karısını döven birçok adam varken bir güvercinin eşine bu kadar centilmence davranacağını düşünemiyordum...
Günler günleri kovaladı ve yavrusu oldu!
Birkaç santimetre bir şeydi! "Ne olacak?" şimdi diye beklerken şaşırıp kaldım!
İyi beslediğimi düşündüğüm anne-baba verdiğim yemleri çiğnedikten sonra kursaklarında bir süre bekletiyordu! Daha sonra bekleme süresi dolan yiyecekler anne ve baba tarafından küçük güvercine veriliyordu! Yani hem anne hem baba tarafından bizzat beslenen tek canlı güvercindi! "Belki de sen abartıyorsun?" diye araya girdim!
Anlamlı bir gülüş fırlattıktan sonra devam etti!
O anne ve babanın özen dolu 24 saatten sonra yavru güvercin hayattaki İKİNCİ GÜNÜNE tam 2 KATI büyüklükte giriyordu! Çünkü ana-baba yavrularına vermek için kursaklarında tuttuğu YEMİ özel bir PROTEİNLE ıslatıp harmanlıyordu!
İşte bu protein, yavrunun bir günde olağanüstü büyümesine neden oluyordu! Ve sadece güvercinlerde vardı bu!
Bu mucizeyi öğrendikten sonra onları asla bırakamayacağımı anladım. Bu nedenle onlara yıllarca sarılmışım demek ki!
Bunu herkese tek tek anlatamayacağım için; ne ben onları, ne de onlar beni terk etti!
Komşu oğlunun anlattığı bu şifreyi hiç unutmadım! Şimdi birileri çıkıp "Kürtler'le büyüyeceğimizi nereden çıkarıyorsunuz!" dese de ben onlara hiç aldırmıyorum...
Kimseyi kötü niyetli olmakla suçlamam!
Ama bütün büyük güçler KÜRTLER'i yanına almak için çırpınırken bir çift güvercin kadar birbirine yakın olan Türk ve Kürt'ün ayrı düşmesini hem akla hem doğaya aykırı buluyorum!
Eğer Türkiye BÜYÜYECEKSE o proteinle büyüyecek!
Bu güç içimizdeki kardeşlik, kaderdaşlık, kardeşlik ve akrabalıkta var!
Güvercinleri ayırdığında sadece şifre olan protein değil YAVRU da gider!
İşte şimdi birileri bizi o yavruya çevirmek için çırpınıyor! Şanslarının çok az olduğunu bilseler de saldırıyorlar!
Bakın Alman Başbakan Merkel geldiğinde "Avrupa Birliği'ni bir kenara koyarak burada" yorumu yapmıştım!
Çünkü sanayi devi Almanlar hem hammadde hem de yetişmiş insan gücü sıkıntısı çekiyor! Eğer yıllarca kapıda beklettikleri Ankara, Kürt sorunun çözüp enerjinin kontrolünü ele alırsa batacaklarını iyi biliyorlar! Bu nedenle Merkel, PATRONLARI alıp geldi! "Siz AB'ye girerseniz İngiltere ile elele verip bizi de dağıtırsınız. Siz değil ama biz geldik!" dedi!
Yani Almanlar, İngiltere ve Fransa'nın ekseninden kurtulmak için manevra yaptı!
Yeni bir oyun için viraj aldı. Söylemeseler de AB'ye inançları kalmamıştı!
Türkiye'ye yanaşmak tek şanslarıydı!
Ama birileri bundan rahatsız oldu!
Daha önce defalarca yanıp kavrulan Türk evlerine bir yenisi daha eklendi!
8 canımız gitti! Çığlıklar ve feryatlar içinde... Ne duyan ne de yardım eden oldu...
Sobadan mı, elektrik kaçağından mı bilmiyorum!
Ama hepsi yanarak can verdi...
Kim mi yaptı?
Bilmiyorum ama Almanlar'ın yapacak kadar aptal olduğunu sanmıyorum...
Almanya'yı da yanına çeken Türkiye karşıtı güçlerin imzasını görüyorum...
Birileri enerjiden sonra sanayide de Türk çıkışı istemiyor!
Bunu engellemenin en iyi yollarından biri Almanya'daki Türkler'i ateşe atarak iki ülkenin arasını açmak!
Dediğim gibi Türk ve Kürt kimsenin elinde olmayan bir PROTEİN...
Bunu sadece biz bilmiyoruz!
Vazgeçmezsek kazanan biz olacağız..
Dayanmak ve akıllı olmak şart!
ŞİFRE elimizin altında...

NOT: Belki bazıları "Almanlar PKK'ya destek veriyordu. Süreci baltalamak için bunu yapmış olmasınlar?" diye sorabilir... Bu doğru ve yerinde bir soru... Ama ben "Süreci kesebileceklerine inansalar Türkiye'de daha etkili işler yapabilirler" diye düşünüyorum... Unutmayalım CIA'yı da kuran ALMANLARDI! Şimdi başları dertte! Çünkü Ankara açıklama istiyor!