BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 11 Mayıs 2020

“Libya’da ne işimiz var” diyen Kılıçdaroğlu’na!

CORONAVİRÜS gölgesinde kalmasın. Başkan Recep Tayyip Erdoğan-Türk Devlet Aklı'nın emperyalistlere attığı tokatların sayısı giderek artıyor. Libya'da Türk askeri yine tarih yazıyor. Emperyalistlerin kuklası Hafter adım adım toprağa gömülüyor. Türk donanması, Doğu Akdeniz'de de yine tarih yazıyor.
İsrail-Rum-Mısır'ın maddiyatçı dostları birer birer kaçıyor. Amerikan, Fransız, İtalyan petrol şirketleri birer birer büyüyor. Rumlar/ Yunanlılar ağlıyor.
Bir zamanlar, "Akdeniz'de yabancı donanmalar bayrak sallıyor, Türkiye nerede? diye algı operasyonlarından medet uman, başta CHP-Kemal Kılıçdaroğlu, içimizdeki İngilizler, beyninin yabancıya satmış olanlar da, ses yok, nefes yok. Corona sonrası stratejik hamlelerini çok iyi uygulayan Türkiye'nin yeniden dirilişini SDE (Stratejik Düşünce Enstitüsü ) Başk. V. Alper Tan, TAKVİM okurlarına değerlendirdi:

O "RUH" "BEDEN"NE KAVUŞUYOR
COVID-19 salgınıyla beraber Modern Uluslararası Sistemin çürümüşlüğü ve acziyeti ile yeni sistem arayışları ve tartışmaları hızlandı. Yeni uluslararası sistemin ana aktörü olma yolunda Türkiye'mize bakalım. 600 seneden fazla yaşayan ve hayatının önemli bir döneminde dünya güç dengesinde merkezi durumda olan Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı neticesinde parçalanınca ve toprakları paylaşılınca her şey bitmiş midir? Yoksa bazı şeyler devam etmiş olabilir mi? Böyle büyük bir devleti bu kadar uzun süre ayakta tutan ruh, şuur, maneviyat veya zihniyet de coğrafya ile beraber parçalanarak yok olmuş olabilir mi? Selçuklu ve Osmanlı gibi şaheser devletler ortaya koymuş, binlerce yıllık devlet geleneği olan bir milletin, savaşı kaybedince ruhunu, zihniyetini de kaybettiğini düşünmek akla uygun değildi... Bu "ruh"u Türkiye Cumhuriyeti'nin temsil ve devam ediyor. Osmanlı Devleti'nin parçalanmasından sonra muhtemeldir ki bu ruh, dünyanın büyük kısmında zaten önceden var olan istihbarat ağı ve çeşitli biçimlerdeki sosyal ağlar üzerinden diri tutulmuş ve her geçen yıl daha da güçlenerek büyümüştür.
2'nci yüzyıl başında, NATO'nun düşman konseptine ana hedef olarak "İslam" yazıldı. ABD, George Bush'un "Haçlı Seferi" dediği "Uluslararası Koalisyon" ile Müslüman Afganistan'ı, Irak'ı işgal etti. Batının korkusu, hırsı ve kini o kadar fazlaydı ki bu defa IŞID'i bahane ederek Suriye'ye asker gönderdiler. Küçük bir örgüte karşı, dünyanın en güçlü ordu, ekonomi ve teknolojilerine sahip 70 civarında devletten oluşan bir "koalisyon" kurdular. Bunların Suriye'de yerel müttefikleri ise Marksist Leninist PKK-YPG idi. Batının bu faaliyetlerinin asıl hedefi Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından beri bedenini arayan ruhun dönüşünü engellemek ve ona gözdağı vermektir. Türkiye'nin Yeni Osmanlı olarak itham edilmesinden kastedilen o ruhun tekrar tecessüm etmesiyle bütün Müslümanların irade ve karar merkezi haline dönüşme potansiyeli olan Türkiye'dir.
SONUÇ
Bu kadar işi başaran bu güç ve enerji, artık ortaya çıkmaya hazırlanıyor demektir. Dünyanın yeni düzeninin ana aktörünün o gücü temsil eden devlet olacağı söylenebilir.
Yani bir asırdır açıkça görünmeyen, hissedilmeyen ama yaşayan "ruh" Türkiye merkezli olarak yeniden tecessüm ediyor.