BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 23 Ocak 2019

Güvenli bölge için Erdoğan’ın 2 hamlesi

SURİYE'NİN kuzeyinde 32 kilometrelik derinliğe uzanacak, GÜVENLİ BÖLGE konusu, Türk dış politikasında şu anda en hayati parametrelerden birisidir. Çok önemli 2 hamleden birisini, Başkanımız Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Trump'la görüşerek gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, "taziye" dileklerini ileten telefon konuşmasında ABD Başkanı Trump'a, 'Menbiç'in güvenliği Türkiye'ye devredilsin ve güvenli bölgede Azez ve Cerablus'takine benzer bir yapı oluşturmak, YPG/PYD terör örgütü ile bağlantısı olmayan Kürtler ve Araplar'ın yer alacağı yerel unsurlardan oluşan yönetim kurmak' teklifinde bulundu. Erdoğan'ın hayati hamlelerinden ikincisi de 23 Ocak günü Moskova'da Rusya lideri Putin'le yapacağı başbaşa görüşmeyle gerçekleştirecek.

DEAŞ ve PKK'yı CIAMOSSAD kullanıyor
11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret Merkezi'nin kulelerine çarpan uçaklar olayı yaşandı. Şaibeli 11 Eylül saldırılarının aslında El Kaide saldırısı olmadığı, CIA'nın El Kaide içindeki uzantılarını kullanarak düzenlediği bir "derin devlet" komplosu olduğu genel kanaat. ABD, Afganistan'ı işgal etti. Başkan George W. Bush "Haçlı savaşını başlatıyoruz" dedi. Acaba bu söz fanatik bir siyasetçinin şahsi görüşü müydü? Hayır. Ardından, Irak işgal edildi. Derin ABD, Suriye'ye yöneldi.
Trump çekilmekten bahsetti, ÇAKMA BOMBALAMALAR BAŞLATILDI.
ABD'nin, Suriye'de kalmaya devam etmesini kimler arzu ediyor? ABD Suriye'den ayrılırsa bölgede kimler zora girer? Bunun cevabı çok kolay PKK/ YPG, İsrail ve Pentagon. Yıllardır Suriye'de görev yapan binlerce ABD askeri olduğu ve bunların çoğu üniformalı olarak dolaştığı halde neden bugüne kadar bunlara saldırılar olmuyordu?
ABD askerleri ölmüyordu da Trump, "Suriye'den çekiliyoruz" deyince ardı ardına ABD askerleri öldürülmeye başlandı? Bu çok manidar değil mi? Ama görünen o ki korkunun da komplonun da Haçlı-Siyonistler'e faydası olmayacak.

Türkiye'nin yumuşak gücü
21. Yüzyıl dünyasında artık devletler arasındaki sorunlar yalnızca topla tüfekle çözülmüyor. Devletlerin birbirleriyle olan rekabetlerinde avantajlı duruma geçmek için kullandıkları en önemli stratejilerden birisi de, YUMUŞAK GÜÇ'ünü (Soft Power) kullanmaktır.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın ÇOK YÖNLÜ Türk dış politikasının Türkiye'ye sağladığı katkılar ve elde ettiği başarılar ortadadır. Türk dış politikasında yumuşak güce örnek teşkil edebilecek ve Türkiye'nin yumuşak güç uygulamaları diyebileceğimiz yöntemler ağırlıklı olarak kültürel etkileşim faaliyetleri, dış politikada OYUN KURUCU ROL ve ekonomik-insani yardımlardır. Türk dış politikasında, bu konuyla ilgili olarak en fazla faaliyet gösteren kurumların TİKA, THY, Yunus Emre Enstitüsü olduğunun altı çizilmelidir. 31 Mart seçimlerinden sonra Türkiyemiz, 2023 yılının Haziran ayına kadar seçim mücadelesinden uzak duracaktır. Uzun yıllardır ilk kez, seçimsiz bir süreci Türkiye yakalayacaktır.
2019'dan başlayarak 2023'e kadar, içte reformist ve özgürlükçü, dışarıda da daha barışçıl ve istikrar yanlısı bir politika izlenerek, T.C.'nin 100'üncü yılında, tarihi hedefleri yakalamamız söz konusu olacaktır. Başkan Erdoğan, içeride daha ileri demokratikleşme, dışarıda barış ve adalet isteyen bir temele oturan stratejik hamlelerle hayati mevzilere doğru ülkemizi yönlendireceğinden kimsenin kuşkusu yoktur. Yumuşak gücün 21.
Yüzyıl dünyasında artan önemine paralel olarak, Türkiye'nin kültür-sanat politikaları da gözden geçirilmektedir. Nitekim Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın Fazıl Say davetine katılması, ÖZDE DAVRANIŞLARI, önemli gelişmedir.
Normalleşme yönünde atılmış adımlardan birisidir.
SONUÇ: Başkan Tayyip Erdoğan'ın, insani ve vicdani yaklaşımları daha iddialı bir anlayışın işaretini veriyor. Milli değerlerle küresel eğilimleri bir potada eritebilen modern sentezi, Türkiye'ye yeni dünya düzeninde kuşkusuz daha iyi bir pozisyon sağlayabileceğini müjdeliyor.