Amasya'da ilk mitingini düzenlerken yaptığı konuşmayı dinlerken inanın yalan rüzgarı gibiydi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşurken, halk oylamasına götürülen 18 maddeye tekrar tekrar baktım.
İnanın, algı operasyonu yaptı, maddeleri olumsuzluk vurgulamaları eşliğinde ters çevirdi. Kemal Kılıçdaroğlu'na taktik verenlerin psikolojik harekât eğitimli olduklarını iddia edebilirim.
Bilindiği gibi, Kemal Bey, Almanya'yı çok sever.
Psikolojik harekât denince meşhur Alman propaganda üstadı Goebbels hemen akla gelir. Paul Joseph Goebbels, Nazi Almanyası'nın Propaganda bakanıydı.
Hitler'in en yakın arkadaşı olup yüzyılın en iyi propaganda uzmanı olduğu pek çok kişi tarafından söylenmektedir. Büyük Yalan adı verilen Propaganda taktiğini çok aktif kullanabilen bir kişilikti. Goebbels'in temel felsefesi, "Öyle bir büyük yalan söyle ki herkes inansın" olmuştu. Uyguladığı propaganda sayesinde Alman halkı, Nazi Partisi'nin yaptıklarına inandırılmıştı.
Çeşitli propagandalarla asıl düşünceleri ustalıkla kamufle edebilme kabiliyetini kullanarak, insanların zihnini karıştırarak, Büyük yalanları mükemmel bir şekilde piyasaya şırınga etmişti.
Cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik 18 maddenin ters çevrilmesini gördükçe, Gobbels tekniklerini iyi bilen siyasal mühendislerin 'Hayır' kampanyasını yürüttüğünü düşünüyorum. Pes vallahi.
CHP'nin referandum müziği ilk kez çalındı.
AK Parti'nin 1 Kasım seçimleri için hazırlattırdığı "Haydi Bismillah" adlı seçim şarkısını 'Halkın dini, manevi duygularını istismar ettiği'ni öne sürerek yasaklatan CHP, 'hep bana'cılığını göstererek, kendi müziğini "Düşmez, şaşmaz bir Allah 'Hayır' olur inşallah" diye lanse etti.
Hayır'cıların ağababası ALMANYA olmasın? Almanya, Avusturya, İsviçre'nin ülkelerinde yaşayan Türkler'e dönük referandum mitingini yasaklamasını, Hollanda'nın daha da ileri giderek, Haçlı zihniyetinin sergilenmesini gördükten sonra AĞABABA ALMANYA diyorum.
Temelde din çatışması hâlinde devam eden mücadele, Türkler ile Kıta Avrupası devletleri arasında olmaktadır. 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı'nın kazanılması sadece Türkler'e Anadolu'nun kapısını açmakla kalmadı, bu kapıdan giren Türkler'in bundan İslam medeniyetinin temsilciliğini üzerlerine almaları sonucunu doğurdu. Hıristiyan Avrupa devletleri Haçlı zihniyetini geliştirdiler. 1099'da Kudüs'e yürüdüler. Hıristiyan dünyasının dinî lideri Papa'nın önderliğinde girişilen seferlerle Osmanlılar'a saldırıldı. Osmanlılar'ın küllerinden doğan Türkiye'ye karşı Haçlı saldırıları sürdü, sürüyor. 11 Eylül 2001'de Evenjelist Hıristiyan ABD Başkanı BUSH'un, Irak'a başlatılan savaş ile ilgili olarak "Bu bir Haçlı seferidir" açıklamasının altında eskiden beri varolan bir anlayışın yeniden ortaya çıkışıydı.
İslâm dünyası ve Peygamberimiz'e karşı utanmadan saldıranların başını Derin ABD-Avrupa çekiyor. Papalık ve Avrupa Haçlı zihniyetine sahip siyasiler "Avrupa İslamlaşıyor, Müslümanlar Avrupa'yı elinizden alacaklar" korkusunu pompalıyorlar. Avrupa'da Müslümanlar'a yönelik hak ihlallerine ve demokratik alanlarının kısıtlanmasına yönelik hukuki düzenlemelerin önünü açıyorlar.
SONUÇ: Hedefteki ülke Türkiye'dir.
Çünkü Türkiye dünyadaki temel sisteme itiraz eden tek ülke... Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, İslam dünyasındaki bir büyük arayışın ifadesi. Sadece dönüştüren bir insan değil, bu coğrafyada özgüveni ortaya çıkarmıştır. Toprağın altına itilmiş İslam dünyasına özgüven kazandırmıştır. İslam dünyasının akli ve fiziki dönüşümünde son yüzyılın en önemli devlet adamıdır. Tayyip Erdoğan liderliğinin 16 Nisan sonrasında, Türk ve İslam dünyasını birleştirme, birlikte hareket etmede büyük güç olacağı düşünülerek, Haçlı zihniyeti halk oylamasında Türkiye'yi engelleme derdine düştüler. 16 Nisan'da sandıklardan taşacak "EVET'ler Haçlı zihniyetine, Avrupa'ya en sert tokat manasında da olacaktır.
Büyük Türk Milleti'nin değişim rüzgarları karşısında, İslamfobyacılar, Türkiyefobyacılar, Erdoğanfobya'cılar ve kuklaları PKK, DHKP-C, FETÖ toz olacaklardır, toz...
