BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 23 Mayıs 2013

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'dan ufuk açan öğütler

Birinci Dünya Savaşı'yla kurulan düzen yıkılıyor. Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye'nin bu dünyada alacağı yer, kimliği, kültürü, tarihi geliştireceği stratejilerle belirlenecek.
Türkiye eski dünyanın en hassas bölgesinin coğrafyasının kalbinde geleceğe hazırlanıyor.
Son 10 yılda yıllarda geliştirdiği yeni bir kimlik, kurguladığı yeni paradigmalar var.
Bu durumu, eski dünyanın kurucusu İngiltere, eksen kayması saçmalıkları ile kırmaya çalışırken, 'stratejik beyinlerimiz', yeni Türk dış politikasını, hassas coğrafyamızın güçler dengesinde bir merkeze almaya zorluyor.
Bu bağlamda, Uluslararası İlişkiler uzmanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'ın uzun zamandır, 'Büyük Resmi Görerek' yaptığı analizler gözlerinizden kaçmıyordur.
Arıboğan'ın yazılarına, TV konuşmalarına dikkatle bakan ve izleyenler, bir 'Türk stratejik beynini' karşısında bulurken, global analizlerinde şu gerçekleri görmektedir:
"Türk dış politikasının yeni paradigmaları, küresel sistemin sürekli değişen yeni yüzü, devletler ve küresel sermaye arasındaki gerilimler, dünyanın iki süper gücü ABD ve Rusya'nın bölgeye ve dünyaya dair perspektifleri, yeni küresel güç Çin'in Avrupa ve Afrika hamleleri'' Prof.Dr. Arıboğan son olarak bunlara bir önemli alanı daha ekledi:
"Türkiye'nin kendi içinde yüzleştiği meseleleri masaya yatırıyor. Kangren olmuş sorunların çözümüyle Türkiye'nin kazanacağı ivmeleri işaret ediyor'' 'Stratejik Beyin' Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan'ı dün Bilfen Bahçeşehir Anadolu lisesinde yarınlarımızın sahipleri genç öğrencilere konferans verirken dinleme fırsatım oldu. Bilfen Lisesi müdürü Rauf Akan'ın davetlisi olarak katıldığım toplantıda, Prof. Dr. Arıboğan'ın şu sözlerinin altına herkesin imza atacağını düşünüyorum:
"Üniversite sınavının kaldırıldığı, çocukların yarış atı formatından çıkartıldığı, evrensel prensiplerle bezenmiş bir eğitim sistemi hayal ediyorum. Bu sistemle; içlerindeki cevher ortaya çıkmış, sınırlarından ve zincirlerinden kurtulmuş, dünyaya umut olacak gençler bekliyorum. Benim rüyam: 'İyi' insan yetiştiren bir eğitim sistemi."
Arıboğan'ın, geleceğin dünyasının nasıl olacağına ilişkin düşünceleri şöyle:
"Türkiye artık büyük bir sanayi ülkesi.
Uçak üretiyor, buzdolabı, televizyon, otomobil üretiyor. Siz, "sanayi sonrası" dediğimiz yepyeni bir toplumun fertleri olacaksınız. Bu salonda bulunanların yarısı mezun olduğunda henüz icat edilmemiş bir mesleği yapacak." "Tarım toplumlarında doğada kaynağından akan su, sanayi toplumunda şişelenerek meta haline getirtmekte ve üç birime satılmaktadır.
Sanayi sonrası toplumda su, içine katılan bir takım maddelerle gençleştirici etkisi olduğu söylenebilmekte ve fiyatı 13 birime çıkarılabilmektedir.
Bütün dünya bir laboratuar deneyinde gibiyiz. Yaşlılık eskiden saygı duyulan bir olguydu. Selüloit, burnumuz kadar doğal bir şeydi. Şimdi sistem insanlara 20 yaşında kalmak zorundasın, diyor ve bu yönde tüketime zorluyor'' Prof. Dr. Arıboğan, internette alışveriş yaparken tüketicinin zevkine dair depolanan tüm bu bilgilerin kullanıldığını, bunun bir ileri aşamasının ise kişiye özel düşünülmüş ürünleri içeren ve satın alıp almama kararını tüm dünya ile birlikte alabileceğimiz bir sistem olacağını belirtti. Geleceğin mesleklerinin de bu yönde şekillendiğini ifade eden Prof. Dr. Arıboğan, "Bazılarınızın mesleği sarışınların ne sevdiğini takip etmek, bazılarınızın mesleği bir mağazanın tamamının gezilebilmesini sağlayacak şekilde merdivenleri yerleştirmek, bazılarınızın mesleği bisküvi reyonun yanına hangi ürün grubunun yerleştirilmesi gerektiğini bulmak olacak'' diye konuştu.

SONUÇ:
Prof.Dr. Deniz Ülke Arıboğan konuşmasını şöyle bitirdi:
"Gençler, sadece cepleri doldurmayı düşünmek yeterli değildir. Asıl olan KALPLERİ DOLDURMAKTIR. Sanayi sonrası toplumun bireyleri olarak para kadar, müzik, kitap okumak, vicdanlı olmak yolunda da yürümelisiniz. Toplumun manevi hücreleri sizin ruh ve vicdan zenginliğinizle canlanacaktır.''