Tarihi 29 Mart 2013

Öyle bir kazık yedik ki...

Bundan 18 yıl önce Türkiye'ye öyle bir kazık atıldı, ya da kendi irademizle öylesine bir kazık yedik ki... Yıllardır çırpınıyor, uğraşıyor; ancak bir türlü çıkaramıyoruz!
Oysa, o kazığı yerken ne kadar mutluyduk...
Başbakanımız "Haydi Türkiye ileri" diyor, gazetelerimiz "zafer" manşetleri atıyor, adeta bulutlar üzerinde uçuyorduk. Vatandaş da şaşkın mı şaşkın büyük umutlarla olan biteni izliyordu...
"Eyvah" diyen birkaç kişi vardık!
Buna karşılık, sesimiz cılız çıkıyor; iki satır yazı yazdığımızda dört bir yandan saldırıya uğruyorduk:
- Sizi gidi AB karşıtları, sizi gidi statükocular!..
Aradan yıllar geçti. O statükoyu değiştirme hevesinin Türkiye'ye nelere mal olduğu ortaya çıktı. Milyarlarca dolar kaybettiğimiz anlaşıldı. Şimdi Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan "Artık yeter" diyor:
- Bıçak kemiğe dayandı!
Yıllar önce yediğimiz kazığı çıkartmaya, Türkiye'yi rahatlatmaya çalışıyor.
1995'te zafer çığlıkları atanlarda ise "çıt" yok. Tamımı sırra kadem basmış durumda, hepsi tam siper!

* * *
AB
ile imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'ndan söz ediyorum...
Hatırlarsınız, Tansu Çiller uzun süre propaganda malzemesi olmuştu. Bu millete "tünelin ucu göründü" sözleriyle sunulmuştu. Yıllarca "işte yaptık", "işte ettik" denilerek, bu sahte zaferle idare edilmişti.
Oysa, bu ülkeye kazıkların en büyüğü atılmıştı!
AB'ye üye olmadan direk Gümrük Birliği'ne giren tek ülkeydik. Birliğin karar mekanizmalarında yoktuk, ama onların aldıkları kararlara uymak durumundaydık. Onların "tak" diye aldıkları kararları "şak" diye yerine getirmek zorundaydık.
Bir başka ifade ile paçayı kaptırmıştık!
Kendimizi, kendi isteğimizle "emir eri" konumuna getirmiştik!
Sıkıntıya girdik...
Dış ticaretimizi kotalara mahkum ettik...
Ağır vergi yükleri ile karşı karşıya kaldık...
Serbest hareket edemez hale geldik. Sözün kısası göz göre göre kendi ayağımıza pranga vurduk. Şimdi de zamanında girdiğimiz o sahte cennetten ve ayağımızdaki prangadan kurtulmak için çırpınıp duruyoruz.
Bakan Çağlayan, "Her geçen gün daha da mağdur oluyoruz" diyor. AB'ye bir çağrıda bulunuyor:
- Artık AB etik olmayan tutumunu sona erdirsin. Ya Gümrük Birliği Anlaşması'nı revize edelim. Vizeyi ve kotaları kaldırın. Ya da Gümrük Birliği'nden çıkalım. Bizimle de serbest ticaret anlaşması yapın.
Adamların bir kulağından girip, diğer kulağından çıkıyor. AB, bizi zamanında kucağına oturtmanın hazzını yaşıyor, tadını çıkarıyor! 1995'te elini uzatıp ufukları işaret ederek, "Haydi Türkiye ileri" diyenlerin kulakları çınlasın.

* * *
TOKAT ATTI, HİZMET ETTİ

Hepiniz hatırlarsınız, Şırnak'ın Silopi İlçesi'nde 2011 Yılı Nevruz Kutlamalarında olaylar çıkmıştı. Milletvekili seçilince cezaevinden kurtulan vukuatlarıyla ünlü BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, bu olayar sırasında Güvenlik Şube Müdürü Murat Çetiner'e tokat atmıştı.
Olay yargıya intikal etti...
Emniyet Müdürü Çetiner'in, Silopi Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı tazminat davası sonuçlandı. Tuncel, tokat attığı Emniyet Müdürü'ne 25 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu. Tabi bunun bir de iki yıllık faizi var.
Öğrendik ki, Emniyet Müdürü Çetiner, alacağı bu tazminatı Şırnaklı öğrencilerin eğitimine bağışlayacakmış. Çetiner'in sayesinde, BDP'li Tuncel'in de nihayet vatandaşa bir hizmette bulunmuş oldu!