Tarihi 25 Mayıs 2012

Odun Bakan!

30 yıllık gazeteciyim, böyle bir şey görmedim. Taraf Gazetesi, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in açıklamalarını yayınladı. Bakan'ı temsilen de habere odun yığınının fotoğrafını koydu. Bakan için "odun" benzetmesini yaptı. "Espri" desen yakışmıyor, "nükte" olarak nitelendirsen olmuyor, "eleştiri" olarak yorumlasan sınırları çok fazla zorluyor.
Bu, düpedüz hakaret!
Acaba neden?
Haberin kurgulanışında, Bakan'ın ıhlamur ile çınar ağacını karıştırması öne çıkarılmış. Sanki, bununla alay ediliyor. Ama arkasında çok daha derin sebepler var. Bu tavır, Bakan Şahin hakkında sistemli olarak sürdürülen kampanyanın bir parçası!
Belli çevreler, uzun süredir İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'e yönelik tavır içindeler.
Sebebi de belli: Bakan'ın, PKK terör örgütü, KCK ve BDP'ye yönelik olarak kullandığı net ve sert ifadeler! En son olarak da Uludere olayı hakkında yaptığı açıklama!
Şimdi, kimse istismar etmeye kalkmasın.
Baştan tavrımı ortaya koyayım. Ne 34 kişinin Uludere'de hayatını kaybettiği o talihsiz olayı savunuyorum; ne de Bakan Şahin'in vatandaşa söylediği, "Hadi bir takla atsana" türü sözlerinin yanındayım.
Ben, Bakan Şahin'in yaptığı açıklamalarda, pek çok kişinin cesaret edemediklerini söylemesinden ve "Kral Çıplak" demesinden söz ediyorum...
Uludere hakkındaki son açıklaması da bunlardan biri! Neler dedi İdris Naim Şahin?..
Olayla ilgili emrin, Hava Kuvvetleri'nde görüntüleri analiz eden komutanlar tarafından verildiğini söyledi...
Doğru; üstelik bunu söylemek için bakan olmaya da gerek yok. Başka kim verecekti bu emri?
Orada hayatını kaybeden vatandaşlarımızın "kaçakçılık" yaptıklarını, bunun suç olduğunu, yakalansalardı kaçakçılıktan yargılanmaları gerektiğini anlattı...
Bu da doğru. Çünkü, "Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkındaki Kanun" böyle diyor. Şahin tersini söyleseydi, bu kanun hükmü ortadan mı kalkacaktı?
Bakan, o bölgenin Kandil'e doğru bölücü terör örgütü KCK'nın kontrolünde olduğu bilgisini verdi...
Yanlış mı? Bu da doğru!
Yıllardır benim de yazıp çizdiğim son derece önemli bir gerçeğin altını çizdi. O bölgedeki kaçakçılığın terör örgütü tarafından yönlendirilip yönetildiğine dikkat çekti. Terör baronlarının bu işte pay sahibi olduklarını, örgütün sıktığı kurşun ve attığı bombada kaçakçılığın da payının olduğunu söyledi...
Doğru bir tespit. Bakan Şahin, bu doğruları söylemese, bölge gerçeği farklı mı olacaktı?
Devam ederek, "O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür, rant elde eden de KCK terör örgütüdür" dedi.
Zaman zaman hepimizin yazıp çizdiği, artık Sağır Sultan'ın bile duyduğu bir gerçeğe parmak bastı!
Hayatını kaybeden yaşı küçük vatandaşlarımızın, bu işte "figüran oldukları" yorumunu yaptı. Terör örgütünün, bölge insanını nasıl kullandığını ortaya koymaya çalıştı...
Doğru, bu söyledikleri de yanlış değil.
Son olarak, oldukça hassas bir noktanın altını çizdi. Hantepe'de pek çok askerimizin hayatını kaybettiği, PKK'nın "katırlı baskınına" dikkati çekti. Tedbirli olmak gerektiğini anlatmak istedi. "O gençlerimiz orada olmamalıydı" dedi.
Bakan'ın söylediği yanlış mı? Var mı 12-13 yaşındaki çocukların o tehlikeli bölgede kaçakçılık yapmasının doğru olduğunu savunan?

* * *
Bütün bu söylediklerinin karşılığını da "odun" benzetmesi ile aldı!
Oysa, günlerdir Uludere'deki o olayla ilgili olarak o derece büyük istismarların ve "odunlukların" altına imza atılıyor ki...
Gazetelere, 12-13 yaşındaki çocuklarını kaybeden ailelerin fotoğrafları basılıyor.
Feryatları alabildiğine istismar edilip, terörle mücadele eden güvenlik güçleri topyekûn yerden yere vuruluyor. "Uludere ticareti" yapılıyor.
Evet, orada büyük bir yanlışın altına imza atıldı. Çok dramatik bir sonuç ortaya çıktı.
Ancak, bu olayın tek bir suçlusu yok. Hatalı bir emirle 34 canı yok edenler ne kadar suçluysa, en kaba çocuk istismarının altına imza atan, o küçücük yavruları ateşin içine sokarak kaçakçılık yaptıran aileler de o kadar suçlu! Üstelik, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın bütün medeni ülkelerindeki hukuki düzenlemelerde, "çocuk istismarı" çok ciddi bir suç!
Bana göre en büyük "odunluk", büyük suç ve ahlaki zafiyet olan bu çocuk istismarı karşısında sessiz kalmak! Böylesine ciddi bir istismarı kullanıp yenilerine çanak tutmak!