Tarihi 22 Eylül 2011

Uyarmıştım aynen oldu

Ankara'daki patlamanın ardından dün yazdığım yazıda, herkesin aklını başına toplaması gerektiğinden bahsetmiştim. "Terör bu" demiştim: "Türk ya da Kürt diye ayırım yapmıyor. Ne zaman ne şekilde ortaya çıkacağı, kimi nerede ve ne zaman vuracağı belli değil."
Aynen öyle oldu...
Terör, bu yazdıklarımı doğrulamak istercesine harekete geçti. Hedef şaşıran PKK, bu defa da Kürt asıllı kadınlara ölüm kustu.
Siirt'te içinde savunmasız bayanların bulunduğu bir araç hedef alındı. Kanlı terör örgütünün saldırısında 4 vatandaşımız hayatını kaybetti; 2'si de ağır yaralandı.
PKK, bu defa da Kürt vatandaşlarımızın ocağına ateş düşürdü!
***

Gazetelerin yazdığına bakılırsa, Siirt'teki saldırıda hayatını kaybeden Kevser Çekin, BDP'li Belediye Başkan Yardımcısı Abdüllatif Çekin'in yeğeni!
Kadere bakın:
Siz teröre alkış tutuyorsunuz. Kongre yapıp, teröristler için saygı duruşunda bulunuyorsunuz. Dağdaki eşkıyaya selamlar gönderiyorsunuz. Onların başındaki adamdan "lider" diye söz ediyorsunuz...
O da gelip sizin yakınlarınızı vuruyor.
Savunmasız kadınların üzerine keleşler ve roketatarlarla saldırıyor.
İşte terör böyle bir olgu!
***

Vuran da belli vurulan da...
Vurulan, bütün suçu Polis Yüksek Okulu yakınından otomobille geçmek olan Kürt kadını. Vuran da "Kürtler için mücadele iddiasında" bulunan PKK terör örgütü!
Ne diyecekler şimdi merak ediyorum: "Olur böyle şeyler. Savaş zayiatı" deyip, geçiştirecekler mi?
Yoksa, gidip o insanların ailelerinden özür mü dileyecekler:
- Yanlış oldu, yaptık bir hata. Biz onları Türk sanmıştık.
Ya da sürekli olarak yaptıkları gibi işi "pişkinliğe" mi vuracaklar. Yine "provokasyon" diye mi bağıracaklar:
- Bu bizim değil, T.C'nin bir saldırısı! Öyle ya da böyle, ne fark edecek.
Terörün yok ettiği o gencecik 4 Kürt kadını bir daha geri gelmeyecek.
***

Şimdi sıkı durun...
Ankara Kızılay'daki bombalı ve Siirt'teki silahlı saldırının ardından BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bir mesaj yayınlamış:
- Şiddetle kınıyoruz!
Niye? Çünkü BDP fena sıkıştı. Kendisini kurtarıp aklayabilmek için böyle bir açıklama yapmaya mecbur kaldı. Çünkü, patlayan o bomba ile tetiklerine basılan keleşler sürekli olarak "barış" ve "demokrasi" nutukları atan BDP'yi de vurdu!
Demirtaş ise, bir açıklama yapıp, durumu kurtarmaya çalıştı.
Çalıştı, ama kimseyi inandıramadı!
Sen bir yandan o teröristlerle kendini aynı safa koyacaksın. Onlara övgüler düzeceksin. PKK yanlıları ile birlikte cadde ve sokaklarda gösteriler yapacaksın. Askere ve polise kurşun sıkan insanları "şehit" ilan edeceksin. Kürsüye çıkıp, Kandil'e selam göndereceksin. "Orada onlar olmasaydı, biz burada rahat siyaset yapamayız" türünden laflar edeceksin.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne meydan okuyacaksın. Her konuşmanı Abdullah Öcalan üzerine bina edeceksin.
Sonra da sıkıştığında göz boyayıp vaziyeti kurtarmak için göstermelik bir "kınama mesajı" yayınlayacaksın.
Bu milleti kör ve sersem yerine koyacaksın!
***

Siirt'te katledilen masum Kürt kadınları ilk değil ve böyle giderse son da olmayacak...
PKK denilen terör örgütü ayakta kaldığı ve BDP gibi kuruluşlar onlara alkış tuttuğu müddetçe, daha çok Kürt vatandaşlarımızın ocağına ateş düşecek.
Eğer aynı acıları bir daha yaşamak istemiyorsak...
Türkü ve Kürdü ile milletçe, teröriste de terör destekçisine de gereken tepkiyi göstermek zorundayız.
Buna mecbur, hatta mahkûmuz!