Tarihi 20 Eylül 2011

Bir Kemal Sunal filmi

Olay, 1980'li yıllarda siyasi görüş ayrılığı ile başladı. Silifke Susanoğlu'nda yaşayan İbrahim Kuskan, seçilen belediye başkanını değil, bir başka ismi destekledi.
Sen misin böyle davranan!..
Seçilen Belediye Başkanı da 1989'da imar çalışmaları yapılırken, ne kadar yeşil alan, park ve bahçe varsa Kuskan'ın arazisinin içine yerleştirdi. Arazinin büyük bölümü yok olup gitti. Bunun karşılığında kendisine bir kuruş para da ödenmedi.
İlginçtir...
Bu arsanın hemen yanı başında Belediye Başkanı ve akrabalarının yerleri vardı.
Oralarda bir santimetrekare dahi kayıp olmadı.
Daha doğrusu, Kuskan dışında hiç kimseden bir tuvaletlik yer bile alınmadı.
Bu kadarla da kalmadı, arsaya yönelik taarruz devam etti...
Arsanın 11 metrekaresini TEK aldı.
2.657 metrekaresi Karayollarına gitti.
235 metrekaresi "18 uygulaması" denilen yasa ile yan komşusu olan belediye meclis üyesine bedelsiz verildi.
Ayrıca, çekimlerden dolayı da 500 metrekarelik kayba uğradı.
Sahildeki 6.200 metrekarelik son derece değerli arazi yandı, bitti, kül oldu! İbrahim Kuskan, sadece Karayolları'ndan bir miktar istimlâk parası alabildi. Onu da kendisine yapılan "haksızlıkla mücadele" için harcadı.
***

Sonra Atakent'te yerel seçim yapıldı.
Belediye başkanı değişti. Yeni bir imar düzenlemesi ile haksızlık giderildi. Kuskan da iyi kötü bir bina yapacak kadar yer kazandı.
Belediye'ye başvurdu. Gerekli işlemleri tamamladı. İnşaat ruhsatını aldı. Ardından inşaat faaliyetine başladı.
Ama, eski husumet yine peşini bırakmadı.
Eski belediye başkanı ve akrabaları, ilgili makamlara koşup, dilekçe üzerine dilekçe verdi:
- Bu inşaat yasalara aykırıdır.
Hakkında dava açıldı. O mahkeme senin, bu mahkeme benim koşmaya başladı. Doğal olarak bu süreç içinde inşaat da durdu.
Kısmetsizlik bu ya...
Daha sonra İbrahim Kuskan için olabileceklerin en kötüsü tecelli etti. Yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde, koltuğu kaybeden başkan yeniden seçildi. Olayın üzerine daha da bilenmiş olarak gitti. Koltuğa oturur oturmaz ilk icraatı, revizyon imar planı yaparak, yine o arsayı yeşil alana çevirmek oldu.
Ardından inşaat mühürlendi.
Kuskan'ın inşaat için harcadığı paralar da uçup gitti!
***

Aradan tam 22 yıl geçti...
Yapılan inşaat yıkıldı, dağıldı ve çürüdü.
Çevredekilerin arasında bir çirkinlik abidesi olarak duruyor.
Mahkeme ise devam ediyor.
Kuskan, mahkemeye gidiyor. Hakimler peş peşe değiştiği için genellikle aynı cevapla karşı karşıya kalıyor:
- Henüz dosyayı inceleyemedik! Üstelik, dosyanın ne zaman ele alınacağı ve incelemenin ne zaman sonuçlanacağı da belli değil.
İşin en ilginç tarafına gelince...
Susanoğlu'nda 22 kilometrelik bir sahil şeridi var. Bu şeritte de 10 binin üzerinde irili ufaklı bina bulunuyor. Bazıları 13-14 katlı.
Hiç birinde problem yok. Hepsi yasalara uygun görünüyor. Sadece İbrahim Kuskan'ınki hariç.
Niye?
Çünkü, bir tek o dönemin belediye başkanı ile çatıştı. Bunun sonucu olarak da ilgili makamlara şikayet edildi.
Bu ülkede yapılan bu tür şikayetin karara bağlanması, neredeyse bir ömür sürüyor. Bazen ömür de yetmiyor. Şimdi sıkı durun, aradan 22 yıl geçti, ama daha bilirkişi araştırmaları bile sonuçlanmadı.
Boşuna demedim "Bir Kemal Sunal filmi" diye. Rahmetli hayatta olsaydı, bu olaydan kendisine iyi bir malzeme çıkardı!