CEMİL ERTEM

CEMİL ERTEM

Tarihi 24 Ekim 2010

Küresel ticarette Türkiye avantajlı ama...

Kur savaşlarından sonra ticaret savaşlarında Türkiye avantajlı mı?
Küresel ticaret hiçbir boşluk tanımıyor.
Çünkü özellikle tekstil gibi emek-yoğun, çok ileri teknoloji gerektirmeyen alanlarda yoğun bir rekabet var. Dünyanın marka olmuş firmaları hem fiyat, hem de zaman ve kalite olarak üreticileri yarıştırıyor; deyim yerindeyse.
Doların değer yitirmesi bir kur savaşı olarak anlaşıldı ama bu aslında bir pazar ve ticaret savaşı. Evet, bu ticaret savaşında Türkiye avantajlı; çünkü Türkiye'nin altyapısı ve üretim gücü, ihracatçı firmaların kurumsal yapıda olması Türkiye'yi Asyalı rakiplerine karşı daha avantajlı kılıyor; ama önemli olan bunu sürdürülebilir hale getirmek. Bu hafta, G.Kore'deki G-20 toplantısında bence Türkiye'nin lehine olabilecek kararlar alındı; Türkiye bunları değerlendirmeli.

G-20'de hangi önemli kararlar alındı?
G.Kore'deki toplantıda öne çıkan 3 önemli başlık olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi, IMF'nin hızla yeniden yapılanması. IMF artık bu yeniden yapılanma çerçevesinde kurlara ilişkin dünya ticaretini sekteye uğratacak kararlarda etkin olacak. Örneğin; Çin'e parasının değeri konusunda uyarı yapıp, haksız rekabeti önlemeye dönük önlemleri alacak. Ayrıca, IMF'de, başta Türkiye olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin etkinliği kesinleşti. Bunun Türkiye içinde önemli sonuçları var. İkincisi 'rekabetçi düşük kur' uygulamasından kaçınılması gerektiğinin altı çizildi. Yakın gelecekte Çin parasının değerini artırabilir.
Üçüncüsü ise, yeni korumacılığın önlenmesi için G-20 ülkeleri mutabakata vardı.

Bu kararlar Türkiye'yi nasıl etkiler? İlk önce IMF'de Türkiye'nin daha fazla söz sahibi olması önemlidir. Ve Türkiye, dünya ticareti ve ekonomisi için alınacak kararlarda kendi çıkarlarını masaya getirebilecektir.
Bunun dışında artık Çin gibi ülkelerin, Türkiye'nin mallarına olan talebi, ucuz ürünleri piyasaya sürerek engellememesi gerekir.
Çünkü G-20 ülkelerinin paralarını düşük tutarak haksız rekabete yol açmaması ve aşırı korumacı tedbirlere başvurmamasının altı çizildi. Bu da Türkiye'nin tekstildeki gibi, yakaladığı fırsatları sürekli hale getirmesinin önündeki temel engeli ortadan kaldırıyor.