Tarihi 17 Şubat 2011

Yıl 2017… Hayırdır inşallah!

Meslektaşlarla muhabbet ediyorduk önceki gün.
Son günlerin flaş dedikodusunu konuşuyorduk. "Aydın Doğan medyası sessiz kalacak, seçimlere iki ay kala hükümete taarruza geçip devirecek" diye başlayan dedikoduydu mevzumuz…
Şahsen Aydın Bey'in böyle bir misyon ve görev üstleneceğine ihtimal dahi vermiyorum.
Çünkü sonuçta o bir siyaset adamı, muhalefet lideri, iktidar arayışı olan biri değil.
Sadece ve sadece işadamı biliyorsunuz.
Meslektaşlarla yaptığımız sohbet gece yarılarına kadar sürdü. itirazlarımı yaptım, eve döndüm.
Salondaki uzun koltuğuma uzandım. Hemen uyumuşum…
Sabah uyandığımda ilk aklıma gelen gördüğüm rüyaydı…
Saatler önce yaptığımız meslektaş sohbetinin izdüşümü rüyama da acayip yansımıştı.
Rüya bu ya, yıl 2017 idi…
Arap dünyasında tüm krallıklar, diktatörlükler, tek adam dönemleri kapanmış, tamamı seçim sandıkları ülkesi olmuştu rüyamda.
Bizde ise Aydın Doğan Başbakan olmuş, TRT1'de konuşuyordu. "Aydın, benim adım Aydın" diyordu.
Tüm özel kanallar kapatılmıştı.
TRT'nin 2-3-4'ünden tutun Arap'ına kadar gitmişti.
Sadece ve sadece ikinci kanal olarak TRT Türk vardı.
Çobanın, cahilin, bidonun oyu eşit olmaz felsefesi hayata geçirilmişti. Böyle tipler kamusal alana giremiyordu.
Türk halkı Aziz Nesin kriterlerine göre sınıflandırılarak nüfus kağıdı alıyor, ancak yüzde 40 seçmen sandığa oy vermeye gidiyordu.
Yani siyasetçi seçmeden önce IQ uzmanı kurullar oy verme yeterliliği olanları seçiyordu.
Tek parti sandığa giden seçilmişlerin oyları ile yüzde yüze yakın oy alarak tek başına iktidara geliyordu.
Kendini nehir kenarı adamı olarak ilan eden Ertuğrul Özkök, sürekli suya bakmanın getirdiği tecrübe ile Tarım ve Köy İşleri Bakanı olmuştu. Sulanacak arazilerle uğraşıyordu.
Ahmet Hakan Coşkun Hadımköy'de büfe işletiyordu.
Hayal meyal hatırlıyorum Erman Toroğlu da "Kodumu Oturtacak Bakanı" olmuştu.
Rüyanın azizliği işte, öyle bir bakanlık da kurulmuş.
Emin Çölaşan'ı askeri elbise ve bol yıldızlar içinde gördüm.
Genelkurmay başkanıydı galiba. Başbakan Aydın Doğan'a sürekli eposta gönderip "Bana bak Aydın" diyordu.
Evlerde mutfak ve banyolar da kamusal alan ilan edilmişti.
Kemal Kılıçdaroğlu Diyanet İşleri Başkanı'ydı. Kemal isminin faziletlerini anlatıyordu canlı yayınlanan Cuma hutbesinde… Arada bir de "Merak etmeyin türban sorununu en geç 2050 yılında çözeceğiz. Çözemezsek 2090 garanti" diyordu.
Devlet Bahçeli YÖK başkanı olmuş, bahçesinde kurt besliyor "2050 ile 2090'ı topla, 2017'yi çıkar ne olur?" diye başlayan denklemi çözmeye çalışıyordu.
Milli Savunma Bakanı Süheyl Batum, Anadolu Kaplanları denilen işadamlarını kağıt kaplana çevirme projesini yürütüyordu..
Yılmaz Özdil Milli Eğitim Bakanıydı, elinde makasla kameralara bakıyordu. Çünkü Bidon Kafalıları Eğitme Yüksek Okulu'nun açılışını yapıyordu.
Polis Teşkilatı lağvedilmiş yerini Jandarma karakolları almıştı. Tüm polislerimiz Yavrukurt -İzci yapılmıştı.
Eski dönemin izlerini silmek için Metrobüsler kaldırılmış, işe giden vatandaşı Tankbüsler taşıyordu.
Ne rüyaydı öyle ya… Devamı var…