Tarihi 22 Ekim 2010

Milletvekillerini 50 kişi seçsin!

Atv'de kandil programları yapan Doç.Dr Mustafa Karataş dün beni Unkapanı'nda Büryan kebabı yemeye götürdü. Şaşkına döndüm... İstanbul Üniversitesi'nde okurken oturduğum ev o sokaklardaydı okula yakın olduğu için.
Yıllardır oralara gitmediğimden dolayı nostalji yaptım. Şaşkınlığım değişen sokaklardı. Koca bir cadde Büryan Kebapçılarına kapatılmış. İstanbul'un her yerinden insanlar geliyor.
Ve benim haberim yok… Gençliğimin geçtiği yerlerden bihaber olmuşum. "Hayattan bu kadar koptuk mu" diye iç geçirdim...
Kuyuda itinayla pişen eti yerken masada o kebapçıya ait bir kartvizit dikkatimi çekti. Üzerinde bir resim vardı.
Koca bir karpuz içinden kafası çıkmış üç yaşlarında bir çocuk resmiydi bu. "Benim çocuğum dedi" kebapçı.
Karpuzun içini oymuşlar çocuk sığmış içine.
Çünkü Diyarbakır karpuzu… Kebapçı "Bizim köyde hep böyle yaparlar, her çocuğu mutlaka karpuz içine koyarlar. Çünkü kim karpuz içine konursa çalışkan olurmuş" dedi...
Hemen atıldık "Bu yaştan sonra bizi de koysalar çalışkan olur muyuz" diye… Hayır artık iş işten geçmiş bizim için… Karpuzun içine giremeyeceğiz maalesef… Memlekette ne kültürler var haberimiz yok.
Ve dahası ne değişimler...
Geçenlerde Ümraniye'ye gittim, tanıyamadım… Gecekonduları aradım bulamadım. Uydukent olmuş her yer, metropole dönüşmüş...
Türkiye'de bir şeyler değişiyor... Türkiye kabuk değiştiriyor... Türkiye büyüyor...
Ancak biz farkında değiliz.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton "Türkiye dramatik bir şekilde büyüyor" diyor, kimse duymuyor burada.
Ne demek dramatik büyüme?
Geçmişte ABD'nin her dediğini yapan Türkiye büyüdükçe ABD'den dünya finans piyasalarının hakimi İsrail'e kadar artık birilerine kafa tutuyor... İşte Hillary ablamızın anlattığı büyümenin dramatik olan tarafı bu... Artık sesimizi çıkarıyoruz...
Onu diyor...
Türkiye bunları tartışmalı, bunları konuşmalı...
Ancak biz yıllardır kendi insanlarımıza kendi insanlarımızın koyduğu yasaklarla çıkan çatışmaları tartışıyoruz...
Yahu Türkiye büyüyor... Dünyanın umurunda bu...
Bizim umurumuzda değil...
5 tane hakimden oluşan HSYK'nın yaptığı atamaları tartışıyoruz. HSYK'nın yapısı değişiyor bunu tartışıyoruz.
Tam on bir bin hakim ve savcı sandığa gidiyor, HSYK'ya üye seçiyor "Vaay" diye ortalığı ayağa kaldırıyoruz...
Beş hakimin seçimine güveniyoruz, on bir bin hakimin seçimine güvenmiyoruz.
Beş kişilik oy demokratik geliyor, on bir bin kişilik oy antidemokratik ilan ediliyor… Yargıçlar çıkıyor, tamı tamına on bir bin yargıç ve savcının yaptığı seçimi siyasi diye yargılıyor… On bir bin yargıç ve savcının seçtiğine güvenmeyen yargıçlar var bu ülkede...
Ve korkuyorum...
Benim de korkularım var...
Bir gün gelecek birileri bu ülkede "Seçimde 50 milyon kişinin sandığa gitmesine ne gerek var? Antidemokratik bir uygulama bu. Milletvekillerini 50 kişi seçsin. Bunun da adı MSYK olsun" diyecek… Vallahi bunu diyen de çıkacak… Az kaldı…