ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 13 Mayıs 2013

Eskinin kabadayıları...

Eskiden mahalleleri, muhtarlar ve heyetleri idare eder gibi görünse de gerçekte tek söz sahibi, o yörenin en ünlü kabadayısı olurmuş. Devletin bekçisi, jandarması, polisi varmış ama ortamın dirliğinden düzeninden kendini sorumlu sayarmış bu arkadaşlar. Aynı zamanda her türlü sosyal faaliyetin ve ihtiyacın da hamisiymişler. Bir sürü kurum, bir sürü teferruatla vakit kaybededursun, kabadayımız anında kararını verir ve şipşak hayata geçirirmiş gereken bilumum hizmeti.
Kabadayı dediğin dış mihraklardan emir filan da almazmış. ( Lütfen bunu, 'kafasına göre takılırmış' basitliğinde almayalım, üzülürüm şahsen.) Bizimki akıllı-fikirli adam neticede. Bizzat kendi halkının içinden geldiğinden, öyle dış kapının mandalı gibi dünyadan bi haber takılmıyor vatandaşın yakasında. İnsanları için kelle koltukta çalışması ve ölümüne sevilmesi bu yüzden zaten. Ama yine de biraz ürkütücüymüş tabii. Mesela, haklıyla-haksızı ayırırken eli biraz ifrata kaçabilirmiş. Bir de mahallenin para pul sahiplerinden 'haraç' adı altında, devletin toplayamadığı vergiyi söke söke, evet söke söke tahsil ederken durumu azıcık abartırmış olabilir.
Olsun varsın. Neticede her şey şey güllük gülistanlıkmış ya siz ona bakın.
Ama yine de bazı münafıklar derler ki; Kabadayı, havalı ve ukala olurmuş;Tersine, mütevazı olurlarmış her bakımdan. Günümüzdeki sırça köşkler yerine kulübelerde yaşamaları bunun en tipik örneği. Bu yüzden kaybedecek şeyleri olmayan ve bunu hiç önemsemeyen insanlar olarak geçmişler lügatlere, tam tersi.
Aynı lügatler bu insanların güçlerini kötüye kullandıklarını da iddia eder.
Katiyen inanmayın. Bir kabadayı güçlünü kendi çıkarı uğruna, misal binlerce masum insanın ölümüne sebep olacak şekilde kullandığı bu güne kadar görülmemiş.
Ayrıca, günümüzün azmanları gibi, kapı kulu oğlanlarını savaştırmayıp, bizzat kendisinin dövüşmesi de adamlığının bir diğer ispatı.
Zalim olurlarmış;
En üzüldüğüm, bu adamlar için zalim denmesi. Oysa onların ki zahiri bir zalimlik. Şimdi gelip görsünler, devletler düzeyinde bile kuvveti ele geçirenin, güçsüzlere neler ettiklerini... 'En sevdiğin özelliği' derseniz; fitneye, dalavereye, yalan dolana kafalarının basmamaları...
Tabii salaklıklarından değil, tenezzül etmediklerinden. "Peki neden yazdın şimdi bunları"diye son bir sual ederseniz; 'Artık fena halde masaya yumruğunu vuracak bir kabadayı özlemi çekmekteyim arkadaşlar' sizce münasip bir cevap mıdır acaba?

* * *
KUTU İÇİNDE
En anlamlı başlık;
Sabah Gazetesi yazarı Ferhat Ünlü'den;
"İntihar eden maktul; Behçet Oktay!"
Sevgili Ferhat'ı kıskançlıkla kutlarım.
En anlamlı ziyaret; Mustafa Sarıgül'ün, Şişli'den kaldırdığı 20 otobüs dolusu vatandaşla, Atatürk'ün annesi Zübeyde hanımın İzmir'deki kabrine 'anneler günü kutlama' ziyareti. Sana helal olsun başkan.
En anlamsız serzeniş;
Bendenizden, Nebil Özgentürk dostuma gitsin...
CNN'de yayınlanan belgeselinde, benim yıllar önce Aşık Veysel ustayla yaptığım Milliyet röportajından alıntılar yapmış sağ olsun. Sivrialan'a birlikte gittiğimiz Fikret Kızılok'tan da bol bol söz etmiş. Ama gelin görün ki, belgeselde adım sadece 'genç bir gazeteci' olarak geçiyor.
Doğrudur, 19 yaşındaydım. Bu günkü serzenişimi de zaten o günlerden kalma amatör bir heyecanla dile getiriyorum, affetsin.