ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 24 Mayıs 2012

Balık yağının mucizesi!

Biliyorum, şimdi ağzınızı bırakıp başka yerlerinizle güleceksiniz ama size 'kadın ve menopoz'dan söz edeceğim, iyi mi! Çünkü bire bir yaşadım bu muhteşem doğa olayını. Pardon 'şahit oldum!' Esintisi yıllar öncesinden geldi; "Aman abi yenge menopoza girerse yandın. Evde ne dirlik kalacak ne düzenlik. O melek (!) kadın gidecek yerine bir canavar gelecek. Her şeye hırs yapacak mesela. Hele sen, biraz zor yakacaksın o mangalını salonun ortasında!"
Öyle paniklemişim ki süt dökmüş kuzuya döndüm bir süre.
Ama baktım 'ne gelen var ne giden!' Sinirli tavırlar bakımından diyorum. Karım bir şeylere giriyor ama kızarmıyor, bozarmıyor, en önemlisi sinirlenmiyor. Üstelik doktorlara da taşınmadan.
Sonra bir arkadaşına anlatırken duydum. Meğer sadece 'Balık yağı kapsüllerini kullanmış o dönemde!' Bir tek farkı yurt dışından getirtmişmiş!
Balık yağı mucizesini bu aile ikinci kez yaşıyor aslında. Bir zamanlar da çocuğumuzun 'cildini' kurtarmıştı. Oğlan anasına çektiği için kar beyazı doğdu. Ve neden bilinmez vücudu sürekli kızarıp yara olmaya başladı. Bütün pomatlar denendi ve sonunda balık yağı keşfedildi. O da yurt dışından geldi tesadüf. Yağ mucizesini gösterdi ama o korkunç kokusu hala burnumdadır.
Tüm bunları niye yazdım; Uşak Fen Lisesi,11. sınıf öğrencileri Ceyda Tetik ile Aybüke Balahun Çoban, balık yağından merhem yapmışlar!
Bu tür bir ilaç şimdiye kadar dünyanın bir yerlerinde mutlaka denenmiştir. Ama bizim kızların keşfiyse şapka çıkaralım hep birlikte. Şahidi benim çünkü.

* * *
HATANIN PARÇASI OLMAK
!
Deniz Seki ile hiç tanışmadık ama birbirimizi biliriz. Bu yüzden söyleyeceklerim biraz hariçten gazel okumak olabilir.
Önce gönül isterdi ki gündeme "uyuşturucudan 6 yıl hapsi isteniyor" haberleriyle değil, besteleriyle geleydi. Çünkü bunu hak etmiş biridir Deniz Seki. Bu yüzden verilen cezayı uzun uzun ele almak lazım. Tabii cümlenin başına 'büyüğümüzden' 'küçüğümüze' hepimizin yaptığı gibi, "Yargının her türlü kararlarına saygılıyız ama..." cümlesini de ekleyerek.
Yoksa buralarda 'madde bağımlılığını savunuyor' durumuna düşerim ki, madde bağımlılığına benden daha fazla itiraz eden olmasın.
Deniz'i savunmak, onun anlata anlata bitirilemeyen duygusallığını öne çıkarmakla yapılabilir pekala. Ama bana kalırsa en önemli farkı biraz uydum akıllı olması! İşte bu yüzden ne yaparsam yapayım, 'uyuşturucu ticareti yapmış' tablosuna oturtamıyorum bu kızcağızı. Genel geçer kuralların ise yanına bile geçmemiş. Peki nedir bu kurallar?
Bir genç ilk başlarda arkadaş çevresine ait bir ferttir. Ortada bir hata varsa siz onun sadece parçası olup yırtarsınız. Ama zaman geçip-hele de şöhret olmuşsanız- bu kez kendinize ait bir çevre yapmışsınız demektir ki bu kez 'hatanın' sahibi bizzat sizsinizdir. En azından kanunlar sizi böyle sayar.
Oysa Deniz Seki'de bu tam tersi; uydum akıllılığını devam ettirmiş ve o hatanın bir parçası olmayı kabullenmiş.
Tabii bu saptamam, cezaevine girmeden önceki döneme ait.
Bu gün geçmişe ait tüm pişmanlıklarıyla, ruhunu sadece işine vermiş bir sanatçı var karşımızda. İşte bu yüzden diyorum ya, bir kez daha parmaklıklar arkasına konursa bu her şeyin sonu olabilir.
Tabii 'ben bilmem, yargım bilir' ama ben de şu sanatçı duygusallığını iyi bilenlerdenim. Ve icap ettiğinde ne bedeller ödendiğini.
Bu yüzden, lütfen...