Anladığımız kadarıyla oradan sonra Harput Kalesi'nin olduğu yere taşınmışlar. Üç tarafı vadi ve doğal kütle üzerinde. Burada Urartuların önemli yetkililerinin de bulunduğunu ve bir şehir merkezi olduğunu anlıyoruz. Bu bakımdan mühürler önemli. Harput Kalesi'ndeki küplerdeki motifler ise Bizans döneminin belgeleridir. Urartu mührünü bugünkü bilgilerimize göre MÖ 7. yüzyıl olarak tarihliyoruz. Bu da 2 bin 700 yıllık olduğunu gösteriyor. Urartuların varlığını da kesin belgesi olarak ifade ediyoruz. Dolayısıyla buradaki kazılarda yine Urartulara ait daha yeni buluntular da elde etmemiz mümkün" diye konuştu.
"BELGE OLARAK ELİMİZDE TUTMAK İSTİYORUZ"
Mührün, Harput Kalesindeki yerleşimin en eski ve en kesin kalıntısı olduğunu aktaran Aytaç, "Harput Kalesi, M.Ö. 800 yıllarından günümüze kadar yaklaşık 2 bin 800 yıllık bir yerleşimin adıdır. Zamanla Harput Kalesi'nin dışında yerleşim taşınmaya başlamıştır. Zaman içerisinde, Osmanlı döneminde gördüğümüz, bildiğimiz Harput tarihi alanı oluşmuştur. Mühür, müzelik bir eser onun için kazı sezonu sonunda bağlı bulunduğumuz Elazığ Arkeoloji Müzesi'ne teslim edeceğiz. Ancak bu mührün kopyalarını da üretip, bizim için belge olacak şekilde elimizde tutmak istiyoruz" diye konuştu.