İftarda ve sahurda kan şekerini hızla yükselten ve aniden düşüren yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Fasulye, nohut gibi bakliyatlar tüketilebilir.
sahura kalkmadan oruç tutmak ya da sahuru sadece su veya basit atıştırmalıklarla geçiştirmek son derece hatalıdır.
sahur öğününün mümkün olduğu ölçüde geç yapılması, bu öğünde yumurta, yoğurt, peynir ve et ürünleri gibi protein zengini besinlerin aşırıya kaçılmadan, yeterli miktarda tüketilmesi kan şekeri dengesini sağlamada faydalı olacaktır.
iftara kadar vakit geçirmek amacıyla yapılan uzun süreli sportif faaliyetlerden uzak durmak gerekir.
iftardan sonra kısa yürüyüşler yapmak yüksek kan şekerini dengede tutacaktır.
ARADIĞINI BULAMAYINCA TEPKİ VERİYOR
Oruç tutmanın sindirim sisteminin dinlendirilmesi, kemik iliğinin uyarılarak kan yapımının arttırılması gibi birçok faydası bulunuyor. Ancak yapılan beslenme hataları oruçluları sarsıyor. Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık, "Kan şekerindeki dengesiz beynimizi etkiliyor. Öyle ki, en çok glikoz kullanan organımız olan beyin, ihtiyacı kadar şekeri alamadığında tepki gösteriyor. Başta sinirlilik ve halsizlik olmak üzere birçok şikayetin sebebi beynin şekere olan açlığından kaynaklanıyor" diyor.
KALP ÇARPINTISINA NEDEN OLUYOR
Ramazan'ın son haftasını rahat geçirmek isteyenlerin mutlaka kan şekeri dengesini, dolayısıyla beyin sağlığını korumaları gerekiyor. Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık, beyin-şeker ilişkisini şöyle açıklıyor: "Olağan koşullarda, pankreastan salgılanan insülin, gıdalarla aldığımız şekeri hücre içine sokar ve fazlasını da depolayarak düzeni sağlamaya çalışır. Kan şekeri normal düzeyin altına düşünce, enerji üreten hücreler yeterli glikoz bulamayınca yeni glikoz üretimi ve depolardan faydalanır. Orucun ilk 1-2 haftasında insülinin etkisi yoğunken, kan şekeri düşmeleri daha sık yaşanır. Baş ağrısı, yorgunluk, uyku hali olur. Daha ileri tablolarda terleme, kalp çarpıntıları, el titremeleri görülür. Bu sorunları yaşayan oruçluların doğru beslenmeye dikkat etmesi gerekir."