Cep telefonu beyin tümörü yapıyor

Küçük-büyük herkesin elinde olan, adeta bağımlısı olduğumuz cep telefonları beynimizi yavaş yavaş öldürüyor. Uzmanlar, beyin tümörü ve kansere neden olan bu teknolojik katil için zararı en aza indirecek önerlierde bulunuyor

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 10 Mart 2015 Güncelleme 10 Mart 2015, 02:30
Cep telefonu beyin tümörü yapıyor

İÇİNDEKİLER

Sosyal medya, oyunlar, mesajlaşma derken cep telefonları vazgeçemediklerimiz arasında ilk sıralara yerleşti. Hayatımızı kolaylaştıran, ancak yavaş yavaş beynimizi öldüren bu tehlikeye karşı Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, "Akıllı telefonların beyin fonksiyonlarını olumsuz etkilediği ve beyni tembelleştirdiği bir gerçek. Bir adresi bulamadığımızda hemen navigasyona kendimizi ona emanet ediyoruz. Böylelikle beynimizi yön ve adres bulma egzersizinden mahrum ediyoruz" dedi. Akıllı telefonların en olumsuz yönlerinden biri de, sosyal bir varlık olan insanı, giderek asosyalleşme sürecine götürmesidir şeklinde konuşan Dr. Yavuz cep telefonunun yarattığı olumsuz etkilere şöyle değiniyor...

BEYİN TÜMÖRÜ SEBEBİ
Cep telefonları ile beyin tümörleri arasında somut bir bağlantı kurulamamış olsa da, en azından glioma veya menengioma gibi beyin tümörlerinin gelişme ihtimalini arttırdığı biliniyor. ABD'nin finans kalbi olan Wall Street'de saatlerce cep telefonlarıyla konuşan borsacılarda beyin tümörleri normale göre çok daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Hatta cep telefonlarının sigara kadar zararlı olduğunu ifade eden bilim adamları bile vardır.

KANSER YAPIYOR
Washington Üniversitesi biyomühendislerinden Henry Lai, cep telefonu sinyallerinin, DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozduğunu ve kopmalara neden olduğunu ifade etmektedir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsünün 2008'de yayınladığı raporda; 10 yıl ya da daha üzeri cep telefonu kullanan kişilerde yüzde 40 daha fazla beyin tümörü tespit edildiği bildirilmektedir. 2009 da İsveç'te yapılan başka bir araştırma da ise beyin kanser oluşumunu 5 kat arttırdığı iddia edilmektedir.

BAĞIMLISI OLDUK!
İnsanlar telefon ve mesaj bağımlısı durumuna geldi. Sürekli mesaj göndermek, her an telefona bakmak, devamlı cep telefonu ile meşgul olmak, sosyal medyayı günün belirli saatlerinde bilgisayardan takip etmek yerine cep telefonlarıyla izlemek alışkanlık oldu.

BUNLARA DİKKAT
Cep telefonları kulağa götürülerek değil kulaklıkla, eğer bu mümkün olmazsa hoparlör açılarak uzaktan görüşme yapılmalıdır.
Özellikle ilk arama yaparken en yoğun radyasyon yaymaktadır. Birini aradığınızda iletişim sağlanmadan kulağınıza götürmeyiniz.
Cep telefonlarını belinizde ya da cebinizde değil, çantanızda taşıyınız.
Cep telefonlarını ve diğer elektronik cihazları, yatak odanızda bulundurmayınız.
Görüşmeleriniz günde yarım saati aşmamalı.
Sinema, tiyatro veya konferans gibi topluluklarda tamamen kapatın. Çünkü mekandaki çok sayıda cep telefonu sinyal alışverişi nedeniyle risk oluşturur.
Kulaklık kullanamıyorsanız cep telefonunu sürekli aynı kulakta tutmayın. Görüşme yaparken sürekli bir kulağınızdan öbürüne değiştirin.

ÇOCUKLARI DA VURUYOR!
Hiç şüphesiz bu durum, bebekler ve çocuklar için daha da tehlikelidir. Çocukların beyin gelişimleri henüz tam olmadığı için, akıllı telefonlardan çok daha fazla zarar görme ihtimali yüksektir. Çocuklar akıllı telefonları daha çok oyun için kullanmakta, bu ise uzun süreler telefonla haşır neşir olmasına neden olmakta, dolayısıyla çevresi ile iletişim eksikliği bir yana agresif, yerinde duramayan, hiç bir şeyden mutlu olmayan, kolay kolay disiplinize edilmeyen bir yapıya bürünmektedirler. Üstelik sürekli akıllı telefonlarla oyun oynayan çocuklarda, 'hiperaktivite-dikkat eksikliği sendromu' nun gelişme riski de vardır. Bu durumda, yaramaz ve yerinde duramayan, dikkatsiz, algılama ve öğrenme becerileri azalmış bir tabloya girmektedirler.

PARKİNSONA NEDEN OLUYOR
Cep telefonu frekans dalgalarının ile sürekli beynimizi vuruyor. Son 10-20 yıl içerinde gerek panik atak, depresyon ve takıntı hastalığı gibi psikolojik hastalıklar gerekse Alzheimer ve parkinson gibi organik beyin hastalıkları, çağımızın hiç bir döneminde olmadığı kadar anormal artışlar göstermiştir.