Diyabeti Dengeler:
Hindistan cevizi kanda insülin salgılamasını ve glikoz düzeyini azaltır. Bu durum diyabetin kontrol altında tutulmasını sağlar. Bunun dışında kanda şeker seviyesini düşüren ve arttıran glisemik seviyesinin dengelenmesine yardımcı olur.
Yaşlanmayı Yavaşlatır:
Hindistan cevizi kinetin ve transzeatin açısından oldukça zengindir, bu maddelerin anti kanserojen özellikleri dışında yaşlanmayı yavaşlattığı düşünülmektedir.
Bağışıklığı Güçlendirir:
Hindistan cevizi tüketimi bağışıklık sistemi açısından çok önemlidir. Bunun en önemli sebebi hindistan cevizinin antiviral, antifungal, anti bakteriyel ve anti parazitik özelliklerinin olmasıdır.
Enerji Sağlar:
Yağı yakarak enerjinin artmasını sağlar. Hindistan cevizinin açlık hissini bastırıcı özelliğinin dışında, vücuda doğrudan iştah azaltıcı maddeler salgılar. Aynı zamanda sağlıklı tiroid fonksiyonunu teşvik eder ve kronik yorgunluk belirtilerini ortadan kaldırmaya yardımcı olur.
Epilepsiye İyi Gelir:
Ketonejik diyet özellikle çocuklarda epilepsi hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle çocuklarda epilepsi nöbetlerinin şiddetini ve oranını azaltabilir.
Kanserle Mücadele Eder:
Modern tıp tarafından yapılan birçok laboratuvar araştırması Hindistan cevizi tüketiminin kansere yakalanma riskini azalttığını ortaya koymuştur.
Ağız Hijyeni:
Hindistan cevizi suyu da, ağız bakterileri öldürmek, kötü nefes sorunlarını azaltmak ve genel diş sağlığını geliştirmek için birçok sağlığa zararlı unsurları ortadan kaldırır.
Enfeksiyonu Önler:
Hindistan cevizinin doğal diüretik özelliği ile idrar yolu enfeksiyonlarını önler.
Kemik Sağlığı:
Düzenli olarak Hindistan cevizi tüketimi, sağlıklı kemikler ve dişlerin gelişimini destekler. Kalsiyum ve manganezi bol miktarda içerdiği için kemik gelişimine yardımcı olur. Ayrıca osteoporozu önlemeye yardıncıdır.
Kolesterol Seviyesini Dengeler:
Hindistan cevizi vücutta kolesterol düzeylerini geliştirmeye yardımcı olur ve kalp hastalıkları riskini azaltır. Hindistan cevizinin içerdiği doymuş yağlar, vücutta iyi huylu kolesterol seviyesinin yükselmesini engeller. Bu durum teorik
olarak kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
