Astıma kakule

Giriş Tarihi 29 Ocak 2011, 00:00 Güncelleme 29 Ocak 2011, 14:57
Astıma kakule

İÇİNDEKİLER

Eşsiz aroması ve kendine has tadıyla ona 'the queen of spices' yani 'baharatların kraliçesi' lakabı takılmış. Safran ve vanilyadan sonra dünyanın en pahalı üçüncü baharatı, neyse ki çok az miktarları bile yeterli. Zencefil ve zerdeçalla aynı aileden, ancak bu bitkinin baharat olarak kullanılan kısmı onlar gibi kökler değil, tohumlar. Kapsül adı verilen yeşil bir kese içinde adeta saklanmıştır 15-20 adet siyah tohum. Bu tohumlar toz edildiğinde yalnızca bir fiskesi bile muhteşem bir egzotik aroma katar eklendiği çaya, kahveye ve yemeklere. Orta Doğu'da, Arap ülkelerinde ve Hindistan'da sık kullanılır. Araplar kahveye eklemeyi çok severler, Hintliler ise çaya, ikisine de müthiş bir aroma kazandırır. Şimdi gelelim faydalarına... Doğu tıbbında soğuk algınlığında, enfeksiyon hastalıklarında, sindirim bozukluklarında, astımda ve bronşitte kullanımı oldukça yaygın ancak yapılan bilimsel araştırmalar, etkisinin bunlardan çok daha öte olduğunun ipuçlarını veriyor.

KANSERE KARŞI ETKİN
Dün karabiber ve kakulenin birlikte kullanıldığı bir araştırmadan bahsetmiştim. Bu çalışma bir hücre deneyi ve karabiberle kakulenin antikanser ve immün-modülatör (bağışıklık düzenleyici) potansiyelini araştıran bu çalışma sonucuna göre bu iki baharattan elde edilen etken maddeler, dalaktan, yardımcı T hücreleri diye adlandırdığımız ve kanserle savaşmada önemli role sahip akyuvar cinsinin üretimini artırıyor. Ayrıca bu çalışmada, bu etken maddelerin, yine kanserle savaşta çok önemli olan NK (natural killer-doğal öldürücü) hücrelerin aktivitesini de bir miktar artırdığı saptanmış.

LÖSEMİDE KULLANILIYOR
Kakuleden elde edilen yağın etkileri hakkında pek çok çalışma var. Ancak bunların arasında kanserle ilgili olanlardan bir tanesini paylaşacağım sizlerle. Yağ içindeki bir bileşik, hücre deneylerinde insan lösemi hücreleri üzerinde etkili bulunmuş. İnsan kalın barsak tümörü hücre kültüründeki hücrelerin ise üreme hızını yavaşlatmış. Daha da önemlisi, karaciğerde, kanser yapıcı maddelere dönüşen kimyasal maddelerin bu dönüşümünü bir miktar engellemiş, bu çok önemli çünkü bazen yediğimiz içtiğimiz maddelerdeki kimyasalların kendisi kanser yapma yeteneğine sahip olmuyor ama karaciğerde metabolize edilirken kanser yapıcı maddelere dönüşüyorlar. Ancak şunun tekrar altını çizmek istiyorum, hücre deneyleri, tek başına, bir maddeyi 'ilaç ilan etmek için' yeterli değillerdir, bize ancak yol gösterip ışık tutabilirler.

Şifalı bitkiler ve faydalarını merak ediyor musunuz? Bu aktar ürünleri her hastalığa bir çare sunuyor!