Almanya'da Sol Parti Müslümanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık konulu bir önergeyi Federal Meclis'e sundu. Ancak müslümanlara yönelik eşitsizlikle savaşmayı hedefleyen önerge reddedildi. A Haber konuyu söz konusu önergeyi sunan Sol Partili milletvekili Christine Buchholz ile konuştu.
- Sizce önerge neden reddedildi?
Önerge, parlamentoda sol parti tarafından gündeme taşındı. Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadele edebilmek için bizim açımızdan doğru ve önemli olan bir şekilde sol perspektifiyle sunduk. Aşırı sağcı AFD partisi ve CDU partisi önergeye karşı çıktı. Hükümetin tavrını ve güvenlik kuruluşlarındaki ırkçılığı eleştirmemiz onlara fazla geldi. Biz, İslam karşıtlığının herkes tarafından reddedilmesi için çalışmaya devam edeceğiz.
- Aslında Avrupa'da kimi siyasetçilerin kendi iç politikalarını şekillendirebilmek için özellikle müslümanları hedef tahtasına koyduğuna tanıklık ediyoruz. Sizce bu durumun arkasında hangi sebepler yatıyor?
Sizin de söylediğiniz gibi oldukça tehlikeli bir durum var. Toplumda, Müslümanlara yönelik saldırılar var. Aynı zamanda, her gün ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyorlar. Bununla ırkçılığın diğer türleriyle mücadele ettiğimiz gibi savaşmamız gerekiyor. Aynı zamanda Müslüman karşıtı ırkçılığın, yeni bir şey olmadığını ama son 20 yıl içerisinde çok dikkat çekici bir şekilde hızla arttığını görüyoruz. Yaklaşık 10 yıl önce yaşanan ekonomik kriz sırasında bu durum sosyal ve ekonomik durumdan dikkati başka yöne çevirmek için kullanıldı. Sağcı ve aşırı sağcı politikacılar, Müslümanları "günah keçisi" olarak seçti. Bu yüzden buna karşı durmamız çok önemli.
- Almanya'da yaşayan müslümanlar günlük yaşantılarında nasıl problemlerle karşı karşıya kalıyor? Siz önerge için araştırma yaparken hangi bulgulara rastladınız?
Hükümete Müslümanların durumuna ilişkin 130 soru yönelttik. Bu sorulara cevap verirken büyük bir probleme sahip olduğumuzu fark ettiler. Örneğin, günde 3 kez Müslüman karşıtı bir olay polise ihbar ediliyor. Aslında bu rakamın daha yüksek olduğunu biliyoruz çünkü çok sayıda kişi polise gitmiyor. Her gün bir caminin ya da Müslüman bir temsilcinin saldırıya uğradığını biliyoruz. Almanya'daki gerçeklik bu. Aynı zamanda bir ev ya da iş bakıyorsanız, Türk ya da Arap bir isminiz varsa bunları bulmanız daha zor oluyor. Yani hem şiddete hem de ayrımcılığa karşı ciddi bir şekilde savaşmamız gerekiyor.
- Sizin de bahsettiğiniz gibi Almanya'da camilerin ve müslümanların sürekli olarak saldırıya uğradığını konuşuyoruz ama o saldırganların yakalandığına ya da cezalandırıldığına dair haberleri hiç duymuyoruz. Alman güvenlik kurumları ırkçı saldırıları yeteri kadar ciddiye almıyor mu?
Genel bir problem var. Eğer ırkçı bir saldırı yaşanırsa sorumluları çoğu zaman hakim karşısına çıkarılmıyor. Yani yasal sistemle ilgili bir sorun var. Bence hükümetin ve politikacıların topluma Müslümanlara yönelik ırkçılığın kabul edilebilir olmadığına dair ciddi bir işaret vermesi çok önemli. Size bir örnek vereceğim. Bir yıl önce genç bir kadın bir otobüs durağında saldırıya uğradı. Bir adam ona yaklaşıyor ve başörtüsü nedeniyle başından aşağı bir sıvı döküyor ve kimse buna müdahale etmiyor. Sonunda genç kadın polise gittiğinde ona düzgün bir şekilde davranılmıyor. Bence bu, ırkçılığın açık bir şekilde duyurulması gerektiğini gösteriyor.
- Batılı siyasetçilerin ırkçı bir söylem kullanması ve müslümanlara yönelik saldırıları kınanaması aslında Avrupa Birliği'nin özgürlük, demokrasi, din özgürlüğü gibi temel değerleriyle çelişmiyor mu?
Pek çok hükümet ve Alman hükümeti sıklıkla kendileriyle çelişiyor. Almanya'da federal hükümet Müslüman karşıtı ırkçılığı ve Müslümanlara yönelik ayrımcılığı bir problem olarak tanımaya başladı. Ama bunun için atılan adımlar çok hafif ve küçük. Örneğin federal hükümet, herkese eşit muamele sağlanmasına yönelik reformlar için, federal polislerin davranışları için yasaları değiştirme niyetinde değil. Bu adımlar, İslam karşıtlığıyla mücadelede yasal olarak durumun daha iyiye gitmesini sağlayabilir. Bence Almanya için müslümanları hedef alan ırkçılıkla kararlı mücadele için bir girişimin olmaması büyük bir başarısızlık. Ülkemizdeki Müslümanlara onların yanında olduğumuza dair Açık bir mesaj göndermek oldukça önemli bir dayanışma sembolü olurdu. Aynı zamanda, aşırı sağa karşı da, onların İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırılarının oldukça kötü bir şey olduğu mesajını verirdi. Ülkemizdeki büyük bir grubu günah keçisi olarak seçmek sadece onlar için değil, tüm toplum için problemleri beraberinde getiriyor.
