Hedef iktidar

Türk Milleti'ne, her türlü ırkçılık gayretinden arınmış ruhla bağlı, büyük Üstad Necip Fazıl’a karşı bir kamyanya başlatıldı. Bu girişimleri değerlendiren yazar ve tarihçiler, asıl hedefin Menderes üzerinden iktidar olduğunu belirtti

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 04 Ocak 2013 Güncelleme 04 Ocak 2013, 11:58
Hedef iktidar

İÇİNDEKİLER

Büyük Üstad şair ve fikir adamı Necip Fazıl'ın, merhum Başbakan Adnan Menderes'e 1956'da mektup yazıp para istediğini gündeme getirenlerin amacı bellidir. Aradan 56 yıl geçtikten sonra sürüme sokulan mektuplar üzerinden bir gölge yaratılmak istendiği anlaşılıyor. Türkiye'yi yönetenlerin Necip Fazıl okuduğu, ondan çok etkilendiği bilinirken, Üstad'ı küçük düşürmeye, yermeye yönelik çabanın altında ne olabilir? Üstadın biyografisini yazan, Yeni İslamcı akım şairlerinden Mustafa Miyasoğlu, Necip Fazıl'dan ne istiyorlar? sorumuzu şöyle cevapladı: "Mektuplar üzerinden yayın yapanların niyeti, Üstad'ın çok etkilediği iktidar mensuplarını dolaylı yoldan tartışmaya sokmaktır. Onlar da para veriyor mu acaba şüphesi uyandırmaktır. Üstad, parayı yayınlarını devam ettirmek, davada kullanmak için istemiştir.
Yerilmeye çalışılan, Necip Fazıl'ın temsil ettiği ve tavizsiz bir şekilde hayatı boyunca savunduğu milli ve dini değerler vardı. Bunları savunmak için 40 yıl yayın yaptı, mücadele etti, mahkemelerde hesap verdi, hapislere girdi. Mesajlarının temelinde bu milletin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak, tarihi misyonumuza ve inandığımız değerlere Ehl-i Sünnet inancı çerçevesinde bağlı kalmak çabası vardı.''

DEFALARCA MAHKUM EDİLDİ
Miyasoğlu şöyle devam etti: "Üstad, 1943'ten, ölüm tarihi olan 1983 yılına kadar aralıksız tam 40 yıl bir davanın sözcüsü olmuş, bu yolda pek çok çilelere katlanmıştır. Tek Parti döneminde bir genelge yayınlanarak resmen "Allah ve ahlâktan bahsetmenin yasak" sayıldığı bir ortamda hakkı tebliğ etti. Şair ve tiyatro yazarı olarak her türlü resmi desteğe ve iki yüksek okulda hocalık imkânına sahipken, dünya nimetlerinden çoğunu terk edip hakkı söylemeyi tercih etti. Necip Fazıl yalnız bizim için değil, hem İslâm dünyası, hem de insanlık için çok önemli bir şahsiyettir."

EN BÜYÜK ŞAİRDİR
Türkiye'nin uluslararası alanda tanınmış tarihçilerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya "Necip Fazıl'ı nasıl tanırsınız?" diye sordum... Cevabı şu oldu: "Necip Fazıl Kısakürek, Türk dilinin hiç tartışmasız en büyük şairlerindendir. "Kaldırımlar"ı okuyup sevemeyecek bir Türk ve doğru yapılmış bir tercümesine hayran olmayacak bir gayri-Türk'ün tasavvuru mümkün değildir. Üslubuyla kitleleri ve bir dönemin gençliğini sürüklemiştir.'' Necip Fazıl, İsmet Paşa ve tek parti yönetimine karşı şiddetli bir muhalefet sürdürmüş, bu partiye karşı ezilen, horlanan, sıkıntıya maruz bırakılan ülke insanının yanında yer almış, bunun sonucunda defalarca cezalandırılmış, mahkûm olmuş ve hapis yatmıştır.

İŞTE NECİP FAZIL....
"İşte Necip Fazıl'' kitabının yazarı Ahmet Kaplan anlatıyor: "Üstâd'ın bizim neslimize kazandırdığı en muhteşem hediye, tarihe, kültürümüze, medeniyetimize, siyasî ve sosyal olaylara bakış açısıdır. Bu bakış açısında teferruat pek yoktu. Öz vardı. Üstâd, su katılmamış bir Türk'tü. Üstad, Ehl-i Sünnet itikadının en fedakâr mümessili Türk Milleti'ne, her türlü ırkçılık gayretinden arınmış ruhla bağlı, bir büyük Türk'tür..."

ÖLÜMÜ GÖZE ALDI
Üstad'ın yakınında bulunan Muzaffer Doğan bakın neler diyor: "Davası uğrunda ölümü göze alan adamdır. Bu tavrıyla da, tam bir kahramandır. 1940'lardan başlayarak, herkesin sustuğu, susturulduğu bir devirde "İnanmıyorum bana öğretilen tarihe!" diyerek soylu bir isyan dalgasını başlatmıştır. Bu uğurda, "Divanelere muhtacız!" diye yazılar kaleme almakla kalmamış, bizzat inandığı ve uğrunda mücadele ettiği davanın "divanesi" olmuştur. Allah ve Resul'üne bağlı bir nesil yetiştirme mücadelesi vermiştir. Tek parti yönetiminde, İslam'ın hayattan kovulup, bütün müesseseleriyle camiye hapsedildiği, halkın da, hikmetini kaçırdığı şekillere, incisiz istiridye kabukları gibi tutunmaya çalıştığı bir devirde, her türlü tehlikeyi göze alarak, İslam'ın tamamına talip olan "bütüncü" bir dava bayrağını açmıştır. Üstad, mücadelesinin esaslarını ve usullerini "İdeolocya Örgüsü" isimli muhteşem eserinde ortaya koymuştur.'' Bekir Oğuzbaşaran da yıllarca Kısakürek'in yanında bulunmuş bir yazardır. "Necip Fazıl Gerçeği" isimli kitabı, Kısakürek'in çeşitli cephelerini anlatmaktadır.

ERDOĞAN'I GÖSTERDİ

Merhum Necip Fazıl Kısakürk, İstanbul'da bir "konferans" verecektir... Ama onu kim "takdim" edecek? Necip Fazıl, "titiz" bir adam... Yakınında bulunan Tayyip Erdoğan'ı işaret eder; "Beni bu delikanlı takdim etsin!" Tayyip Erdoğan, o günlerde genç bir delikanlıdır... Alır mikrofonu eline ve Necip Fazıl'ı takdim eder. Bu durum, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, daha lise ve üniversite yıllarında "iyi bir hatip" ve "iyi bir münazaracı" olduğunu gösterir. Erdoğan'ın mikrofonla, siyasetle tanışması, lise yıllarına dayanır. Daha o yıllarda kendisine bir hedef tayin etmiş ve kilitlendiği hedefe doğru sabırla ve kararlılıkla yürümüştür. Bu yürüyüşte, üstad Necip Fazıl'ın büyük etkisi, yol göstermiştir.