Yazıcı: Hiç kimse bunu küçümseyemez

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, ''Hukuk devletinde hukuk dışına çıkan herkese hesap sorulması millet adına yapılan bir işlemdir. Hiç kimse bunu küçümseyemez. Hiç kimse bunu intikam olarak niteleyemez'' dedi.

Giriş Tarihi 14 Nisan 2012, 00:00 Güncelleme 14 Nisan 2012, 16:58
Yazıcı: Hiç kimse bunu küçümseyemez

İÇİNDEKİLER

Yazıcı, AK Parti Osmaniye İl Başkanlığı 4. Olağan Kongresi'nde, AK Parti'yi kurmak istedikleri dönemde kendilerine ''kurucular arasında Recep Tayyip Erdoğan yer alırsa, dilekçeyi İçişleri Bakanlığı'nın kabul edilmeyeceğinin söylendiğini'' vurguladı.

O zaman ki Türk Ceza Kanunun 312. Maddesi'nden hüküm giyenlerin, o günkü mevzuata göre siyaset yapamadığını belirten Yazıcı, ancak buna karşın, önlerindeki örnekleri inceleyerek karar verdiklerini ve partiyi kurduklarını belirtti.

Yazıcı, partiyi kurduktan 10 gün sonra, ''astığı astık, kestiği kestik, her şeyi bilen, hükmeden tarzıyla bir kamu görevlisi''nin, AK Parti ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

''İddiası şuydu; Partinin kurucuları arasındaki bayanlardan 6 tanesinin başı kapalı. Başı kapalı olan kadınlar parti kurucusu olamaz. Çok komik geliyor değil mi? Ama 2001'de yaşandı bunlar. Recep Tayyip Erdoğan hapse girmiş, o da kurucu olamaz denilmişti. AK Parti'ye ihtar verilsin istiyordu. Biz o süreçlerden geldik buralara... O süreçlerde hep kararlı olduk, hiç bir zaman metanetimizi kaybetmedik. Çünkü, milletimiz, tarihi süreç içinde önü kesildiğinde, yoluna engebeler konulduğunda hep sabretmiş ama vakti zamanı geldiğinde o engelleri tek tek aşmış, yoluna devam etmiş. 1950'de öyle yapmış, 1983 ve 3 Kasım 2002'de de öyle yaptı. Tarihin 3 liderine bakın, Menderes, Özal, 2002'de Erdoğan... Üçü de birbirine benziyor. Onlar sizin içinizden çıktı.''

Yazıcı, bu milletin her zaman kendisini anlayan liderlere sahip çıktığını, kendilerinin de o günden bu yana milletin hizmetkarı olarak gece gündüz koştuklarını belirtti.

Yazıcı, halkın gündemiyle hükümetin gündemini birleştirdiklerini, 3 Kasım 2002'den önce durumun farklı olduğunu söyledi.

Bu ülkeyi 9,5 yıldır yöneten AK Parti'nin hiçbir seçimde popülizm olarak nitelendirilecek vaatlerde bulunmadığını vurgulayan Yazıcı, ''Yapamayacağımız hiçbir şey söylemedik. Ne yapabileceksek, onu planladık, onu söyledik'' dedi.

Son seçim öncesi, partilerinin 5 ana başlığı bulunan bir beyanname hazırladığını ifade eden Yazıcı, şunları kaydetti:

''Birincisi ileri demokrasiydi. Biz AK Parti olarak Türkiye'nin bugününü ve yarınını değil, gelecek nesilleri gözeterek büyük Türkiye'yi oluşturmak için hedef önümüze koyuyor, icraatımızı ona göre planlıyoruz. Bu ülkede Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı. Hani şimdi diyorlar ya 'bağımsız yargı, bağımsız yargı'. O DGM'lerdi bizim genel başkanımızı mahkum eden. Sırf yolunu kesmek için planlanmış bir senaryoydu. Birileri 'yargıya siyaset karışmış' diyorlarsa, açsın o dosyalara, o dönemlere baksın. DGM'leri kaldırdık. Bu ülkede Bilgi Edinme Kanunu çıkarttık. Dilekçe verirsiniz, cevap vermezlerdi. 'Vatandaşın sorgulama, bilgi edinme hakkı var' dedik. Bu kanunu çıkardık.

İşkenceye sıfır tolerans dedik. Yargı önüne çıkarılanlarla ilgili herhangi bir yerde en küçük bir insanlık dışı uygulama varsa, ki yok, hepimiz bunun karşısına çıkarız. Çünkü insan önemlidir. Kimliği, mezhebi, etnik mensubiyeti fark etmez. Bizatihi insan önemlidir. Öyle baktık, yolumuza öyle devam ettik.''

Yazıcı, herkesin hizaya geçtiği, yıllardır kimsenin konuşamadığı o süreçleri Türkiye'nin birbir sorguladığını anlattı.

Yazıcı, 2010 yılında referanduma giderken, 12 Eylül darbesini yapanların kendilerini korumak için Anayasaya monte ettikleri ek 15. Maddeyi kaldıracaklarını açıkladıklarında, muhalefetin, onlara destek veren sivil toplum kuruluşları ve vakıfların, kendilerini yalancılıkla suçladıklarını söyledi.

Bu ay 12 Eylül darbesini yapanların yargı önünde hesap vermek üzere mahkemeye çağrıldığını anımsatan Yazıcı, ''Parlamentoda, bütün partilerin ortak önerisiyle darbe sürecinin araştırılmasına ilişkin önerge Meclis'te kabul edildi'' dedi.

-''28 Şubat'ın aktörleri...''-

Darbelerle ilgili kurulacak araştırma komisyonunun, darbe sürecini araştıracağını ve rapor sunacağını anlatan Yazıcı, şunları söyledi:

''Ve 2 gün önce, 1 yıl önce başlayan soruşturma kapsamında 28 Şubat'ın aktörleri hesap vermek üzere mahkemeye çağrıldı. Hemen muhalefet başladı, 'İntikam yok, intikam yok'. Hukuk devletinde hukuk dışına çıkan herkese hesap sorulması millet adına yapılan bir işlemdir. Hiç kimse bunu küçümseyemez. Hiç kimse bunu intikam olarak niteleyemez. Hukuk devletinin egemen olduğu ülkelerde hiç kimse ne hukukun üstündedir, ne de altındadır. Ama herkesin her iş ve işlemi hukukun içinde olması, hukuka göre olması gerekir. Yapılan bu. O süreci hatırlayın, postmodern darbe olarak nitelenen bu süreci çok iyi analiz edin.

Size ait imkanlarla donatılmış, bu milletin hudut güvenliğini koruma görevi verilmiş insanlar her alanı düzenlemeye kalkıştılar. 1960 darbesindeki idamlar, 12 Eylül darbesindeki idamlar hariç, bu ülkeye en büyük tahribatı 28 Şubat süreci getirmiştir. Siyasi kadroların tasfiyesi haricinde, sosyal, kültürel alanda en büyük tahribat o dönemde yapılmıştır. Bizim bütün sinerjimiz, 'Karar da milletin, söz de milletin' diyerek bu tür karanlık işleri aydınlatarak milletimizin önünü açmak.''

-Ekonomik alandaki değişimler-


Yazıcı, iktidara geldiklerinde bazı kişilerin ''Bunlar ekonomiden anlamaz, kadroları yok. Zaten Türkiye 70 sente muhtaç, krizin etkileri devam ediyor, bu alanda ortaya çıkacak sıkıntılar sonucu AK Parti iktidarı gidecek'' diye beklenti içinde olduğunu vurguladı.

Yazıcı, ancak kendilerinin beklenenin aksine faizleri, enflasyonu tek haneli rakamlara indirdiklerini söyledi.

Basiretli yönetimle, alınan tedbirlerle bunları gerçekleştirdiklerini ifade eden Yazıcı, 2011 yılında 135 milyar dolarlık bir ihracat yaptıklarını, 2002 yılında bunun 36 milyar dolar seviyesinde olduğunu belirtti.

Yazıcı, verdikleri beyannamenin üçüncü önemli başlığının ise güçlü toplum olduğunu hatırlatarak, ''AK Parti'nin siyaset tarzı, ülkeyi yönetme anlayışının temelinde insan var, birey var. İnsanın hak ve özgürlükleri var. Mutluluğu, huzur içinde yaşaması var. Güçlü toplumun bir ayağı, güçlü birey, güçlü ailedir. Bizim toplumsal olarak en büyük zenginliğimiz güçlü aile yapısına sahip oluşumuzdur. Biz aileyi önemsiyoruz. Onun için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı altında yeni bir bakanlık oluşturuldu'' dedi.

Beyannamelerinin 4. başlığını ise marka şehirlerin oluşturduğunu belirten Yazıcı, şunları söyledi:

''Kentsel Dönüşüm Kanunu çıkarttık yeniden düzenliyoruz. 2B olarak bu ülkenin çok değişik kesimlerinin sorunu olan bu fiili durumu hukukileştiriyoruz. Yurt dışında uzun süre kalanlar Türkiye'ye geldiğinde bu değişim ve dönüşümü çok daha iyi gözlemliyorlar. '500 bin konut' dedik. 'Hayal' dediler. Yaptık, şimdi 500 bin konut hedef daha koyduk. Havayollarını halkın yolu haline getirdik. Eskiden uçakla seyahat etmek lükstü.

-Suriye'deki olaylar-

Beyannamemizin 5. başlığı lider ülkeydi. Bulunduğu coğrafyada, uluslararası kamuoyu nezdinde her nereye gidiyorlarsa Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız ışık saçıyor. Türkiye'nin bulunduğu her ortam mazlum uluslar için umut oluşturuyor.''

Yazıcı, Türk halkı için daha fazla özgürlük talep ettiklerini vurgulayarak, ''Aynı talebimizi komşularımız, kardeşlerimiz için istiyoruz. Suriye yakarışımızın altında da bu insani değerler yatmaktadır'' dedi.

-Terörle mücaele-

Dün 2 şehidin daha toprağa verildiğini anımsatan Yazıcı, ''Terörle ve teröristle yöre halkını birbirine karıştırmayalım. Bu noktada da Türkiye'yi terör belasından, kararlı biçimde hep birlikte kurtaracağız'' diye konuştu.

Kongreye, AK Parti Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal, Dr. Suat Önal, Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç de katıldı.

Divan Başkanlığını TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Cezaevleri İnceleme Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Çorum Milletvekili Murat Yıldırım'ın yaptığı kongrede, Emir Hasan Aslantaş'ın hazırladığı tek liste ile seçimlere gidildi.

Bakan Yazıcı, daha sonra Osmaniye Valiliği'ni de ziyaret ederek, Vali Celalettin Cerrah'tan kentle ilgili brifing aldı.