Sorunlarının İsrail halkı ile olmadığını yenileyen Erdoğan, Türkiye'deki Musevi vatandaşların da kendilerine emanet olduğunu söyledi.
Erdoğan, "İsrail'in hatasını Musevi vatandaşlarımıza ödetmeyiz, yanlışa izin vermeyiz" dedi. Filistin devletinin artık kurulması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, dünyanın siyasi spazm yaşadığını söyledi.
MUSEVİ VATANDAŞLARIM BİZE EMANET
Bu mesele hiçbir zaman sadece bir Türk-İsrail ikili sorunu olmamıştır. Bu İsrail'in zorbaca davranışlarının sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Ben burada İsrail halkını asla kastetmiyorum. Yönetimi kastediyorum.
Benim ülkemde Musevi vatandaşlarıma söyledim. Asla endişe içinde olmayacaksınız. Her hangi bir şey duyduğunuz, hissettiğiniz anda muhakkak haberimiz olsun. Zira sizler bize emanetsiniz. Sizler bu topraklarda bizim güvenliğimiz altındasınız.
Kimseden size her hangi bir yanlış yapılmasına müsaade etmeyiz. İsrail'in yanlışını biz ülkemizdeki Musevi vatandaşlarımıza asla ödetmeyiz. Bizim adaletimizin gereği budur. Bizim aldığımız siyasi terbiyemizin gereği budur. Tarihten gelen bizim yetişme tarzımız budur.
İSRAİL'İ İLK BİZ TANIDIK
Türkiye aslında İsrail'in devlet olmasını ilk tanıyan ülkelerden biridir. Türkiye olarak Suriye-İsrail ilişkilerinde arabuluculuk rolünü bizler yürüttük.
Biz pazartesi akşam toplantımızı bitirdik. Cumartesi bir de baktık Gazze bombalanıyor. Sıkıntıların altında İsrail'in bu anlaşılmaz tutumları yatıyor. Başından itibaren bu yönetim kendi içinde çelişkilidir, çatışmacıdır.
NETENYAHU YALAN SÖYLÜYOR
Bir de doğru konuşmuyorlar. Diyorlar ki 'gemide silah var.' Hangi raporda böyle bir şey çıktı. İlk defa ben Netenyahu'nun ağzından gemide silah olduğunu duydum.
Ne Cenevre ne BM kayıtlarının hiç birinde gemilerde silah olduğuna dair bir ifade yer almamıştır. Kusura bakmayın, yalan söylemenin bir siyasi liderlikle izah edilir bir boyutu olmaz. Doğru konuşalım, dürüst davranalım.
İBRAHİM'İN ÇOCUKLARINDA KATİL OLMAZ
İsrail halkı asla bu konuda bizim ifadelerimizin muhatabı değildir. İsrail yönetimidir. Mevcut yönetim kendisini check etmelidir. Geleceğe nasıl bir adım atar onu ben bilemem.
Eğer İbrahim'in çocuklarıyız diyorsak İbrahim'in çocukları olmanın gereğini yerine getirelim. Çünkü İbrahim'in çocuklarında katil olmaz.
DEVRİMİN ANCAK TEHİRİ SÖZKONUSU OLABİLİR
Yeni bir Orta Doğu doğmuştur ve bunun büyüyerek devamının önünde durmak mümkün değildir. Ancak tehiri sözkonusu olabilir. Ama er geç halkların arzuları gerçekleşecektir.
Her ülke kendi dinamikleriyle, kendi halkının iradesiyle katılımcı demokratik bir yönetime dönüşecektir. Çünkü halklar artık ne baskıdan korkuyor, ne de içi boş vaatlere kanıyorlar.
SİSTEM İHRACI ARAYIŞINDA DEĞİLİZ
Biz sistemin ihracının gayreti içinde değiliz. Türkiye zaten sistemi ortada olan bir ülkedir. Çünkü bizler de bedel ödeye ödeye buraya geldik. Eğer bizlerden bir şeyler almak, transfer etmek isteyenler varsa biz bu konuda bütün gücümüzle destek oluruz.
Anayasa tecrübemizden tutun, ülkenin ekonomik yapısına ne isteniyorsa elimizden geleni vermeye hazırız.
TARİH SAHNESİNDEN ÇEKİLECEKLER
Bu yönetimler ya değişim sürecine önderlik ederek gerekli reformları bir an evvel hayata geçirecekler ya da tarih sahnesinden çekileceklerdir. Seçim onlarındır, Tunus, Mısır, Libya halkınındır. Son kararı her zaman olduğu gibi halklar verecektir.
SON DURAK SURİYE
'Arap Baharı' olarak isimlendirilen hareketin bir sonraki durağının bu ülke (Suriye) olacağı artık kesindir; kesin olmayan bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceğidir. Bizim arzumuz rejimin bu gerçeği görmesi ve reformlarla değişimin önünü açmasıdır.
Mevcut yönetimin bir numaralı ismi Esad'la olan ilişkilerim gayet iyiydi. Ailece görüştüğüm bir kişiydi. Peki şimdi bu tavrı niye koyuyoruz. Çünkü biz ilkeler üzerinden konuşuyoruz. Eğer siz tanklarla toplarla halkınıza zulmederseniz, onları öldürürseniz bizim sizinle ne dostluğumuz kalır, ne kardeşliğimiz. Orada her şey biter.
Siz onlar teröristti diyemezsiniz. Çünkü siz denizden koskoca Lazkiye'yi bombalayacaksınız. Niçin diye sorduğumuzda verilen cevap 'onlar teröristi.' Koskoca şehir terörist olur mu? Nerde o kadar terörist? Böyle saçma şey olur mu? Buna ne biz inanırız ne de masum insanlar inanır.
ESAD İÇİN SON ÇIKIŞ
Yönetimin halkın gözündeki meşruiyetini ve güvenini kaybettiği bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Suriye yönetiminin halen açık bulunan belki de son fırsat penceresini bir an evvel değerlendirerek gereken tüm reformları somut bir takvim içerisinde uygulamaya geçirmelidir.
Aksi takdirde, Orta Doğu'nun bu önemli ülkesinde etkisi tüm bölgede hissedilebilecek sancılı bir dönemin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
YENİ ADIMLAR ATMAYA MECBURUZ
Hatay ilimizde 7500 kardeşimiz misafir olarak ağırlanıyor. Dönünce o kampı ziyaret edeceğiz. Bundan sonra süreci değerlendirmek için yeni bir adım atacağız. Artık yeni adımın dönemi gelmiştir.
Bu adımı atmaya mecburuz. Çünkü Suriye beklenen adımı atmak durumundadır. Oradaki zulme seyirci kalamayız. Aramızdaki sınır 9700 km. buna seyirci kalmamız mümkün değil.
ESAD BİR AN ÖNCE ÇEKİLSİN
Şimdi artık halkın dediği olacak. Baas'ın dediği değil veya Beşar'ın dediği değil. Ha bu hemen olmaz da biraz gecikir. Veya biraz daha gecikir. Ama er veya geç ben Suriye halkının dediğinin olacağına kesinlikle inanıyorum.
Hatay kampını ziyaretten sonra adımlarımızı atmaya başlayacağız. Çünkü bizim tek hedefimiz Suriye'nin huzuru, birliği, beraberliğidir. Orada totaliter otoriter otokratik bir sistem değil demokratik bir sistemdir.
SİYASİ SPAZM YAŞANIYOR
Geçen yıl Sayın Obama BM Genel Kurulu'nda önümüzdeki yıl bu çatı altında Filistin'i devlet olarak görmek istediklerini söyledi. Ama biz hala Filistin'in devlet olacak mı olmayacak mı bunu konuşuyoruz. Ama yıllar yılı hep 2 devletli bir Ortadoğu. Hep bu söylendi. E niye söyledin?
Bu olmadığı zaman bir neticeye varmak mümkün mü? Ama burada Filistin'in devlet olma hakkı kendisine verildiği anda Ortadoğu rahatlayacaktır. Şu anda burada siyasi bir spazm yaşanıyor. Bunu anlamamız lazım.
GÜVENLİK KONSEYİ DEĞİŞMELİ
Dün Abbas konuşurken salonun yaklaşımını gördük. Demek ki genel kuruldaki yaklaşım büyük ölçüde bunu istiyor. Güvenlik Konseyi'nde ne olur? Bir defa Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi lazım.
Şu andaki yapısıyla dünyaya adalet dağıtmak mümkün değil. Daimi üyeler ne derse o? Çünkü daimi üyeler dünyayı değil, kendilerini temsil ediyor ve kendi arzuları neyi gerektiriyorsa o istikamette karar veriyorlar. Böyle şey olmaz.
