Erdoğan'dan Cumhuriyet vurgusu

Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis Grubu'nda konuşuyor.

Giriş Tarihi 26 Ekim 2010, 00:00 Güncelleme 27 Ekim 2010, 17:45
Erdoğan’dan Cumhuriyet vurgusu

İÇİNDEKİLER

İşte konuşmasından satırbaşları;

Cumhuriyet ve demokrasi Türkiye için en uygun yönetim biçimidir. Cumhuriyetin sahibi olma noktasında kimsenim kimseye üstünlüğü yoktur..

Tehlikede olan Cumhuriyet değil, imtiyazları olan çevrelerdir. Demokratik ve özgürlükçü bir ülke olunmasını kimse tehdit gibi göstermesin.

Cumhuriyet asla ve asla belli bir kitlenin grubun rejimi değil bu milletin rejimidir ve sahibi de yalnızca bu aziz millettir.

Bakınız cumhuriyetin ilanı öncesinde bu topraklar çok büyük acılara şahit oldu. Osmanlı yenilgilerin neticesinde toprak parçalarını kaybetmişti. Gençler onlarca cephede şehit düşmüştü. Şunu altını çizerek ifade etmek istiyorum.

Cumhuriyetimiz 87 yıllık süreçte güçlenerek büyüyerek, ekonomide dış politikada önemli yol kat ederek, cumhuriyet öncesi korkuları yetersiz kılmıştır. Bölünme korkusunun, ayrışma korkusunun bugün bile bir tehdit aracı olarak görülmesi, cumhuriyetimize ve onun ideallerine tamamen terstir, aykırıdır.

Demokrasiye gölge düşürenler, siyasetçiyi devre dışı bırakmaya çalışanlar, ekonomiye de iç-dış politikaya en büyük kötülüğü yaptılar. Onlar bir korku cumhuriyeti oluşturdular. Tehlikeli olan bu korkulardan nemalanan çevrelerin imtiyazları oldu.

Bu ülkenin savcısı askeri hakimi ne kadar cumhuriyetin sahibiyse, bu ülkenin esnafı sanatkarı sokaktaki vatandaşı da en az onlar kadar bu ülkenin sahibidir ve sevdalısıdır.

21. yüzyılda 2010'da Türkiye'nin kalkınmasını, ilerlemesini, güçlenmesini, daha demokratik ve daha özgür bir ülke olmasını cumhuriyet için bir tehdit olarak gösterenler, cumhuriyetin temel prensiplerinden nasip almayanlardır.

Halkla rağmen halkçılık yapılamaz. Cumhuriyeti sevmenin korumanın göstergesi onu yüceltmektir. Türkiye Cumhuriyet bugün geçmişle kıyaslanamayacak kadar ilerlemiştir. Dünyada takdir edilen, örnek gösterilen, saygı gösterilen itibar edilen konumuna ulaşmıştır. Fakat Ankara'dan çıkamayanlar bunu hissedemezler. Sadece bedenen değil zihnen çıkamayanlarda bunu hissedemez.

Atatürk ne diyordu? Cumhuriyet rejmi demek demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. Cumhuriyeti halktan ve milli iradeden kopuk olarak yücelttiğini zannedenler büyük bir yanlışın içinde olmuşlardır. Aziz milletimiz geçen dönemlerde bazı partilerin yanlış uygulamalarına rağmen, cumhuriyeti bağrına basmıştır. Her sandık başına gittiğinde, bu ülkeyi yükselteceğine inandığı kadroları iktidara taşımıştır. Milletimizin iktidarımıza gösterdiği teveccüh, bu sahiplenme duygusunu gösterir.

Biz bir kabile devleti değiliz. Biz köksüz bir devlet değiliz. Biz binlerce yıl içinde oluşmuş bir devlet geleneğini benimseyen, anayasası gelenekleri olan bir devletiz. Bizden önceki nesillerde, bizim nesillerimizde, korkuların egemen olduğu, sindirme politikaların en ağır dönemlerinde yetiştik. 13 Mart yasaklandı, şiir okumak yasaklandı, yazmak yasaklandı, eleştirmek yasaklandı, kitapların hatta şarkıların türkülerin yasaklandığı dönemler oldu bu ülkede. Kimler? İşte o tek partili dönemin olduğu dönemler. Yani CHP zihniyetinin iktidar olduğu dönemler. Bunları belki şu anda, o dönemi yaşamayan kuşaklar olarak bizler bilmiyor olabiliriz, fakat tarihin o arşivlerinde bütün kayıtlar bunu çok açık net ortaya koyuyor. Şimdi bunları o belgeleri önümüze getiriyorlar.onları gördükte, tarihimizin ne kadar zor sınavlardan geçtiğini görüyoruz. Ama artık biz o geçmişe asla dönemeyiz. Biz modern bir Türkiye'nin inşallah yeni temel taşlarını oluşturuyoruz. Yeniden büyük Türkiye. İşte 2023 bunun ilk 10'da olduğu bir durumda olacak.

Sakal yasaklandı, bıyık yasaklandı. Şimdi olduğu gibi genç kızların başörtüsü yasaklandı. Darbecilerin eleştirilmesi yasaklandı. Bu ülkenin sorunlarını konuşmak yasaklandı. Bu yasakları koyanlar, cumhuriyet koruma kollamanın arkasına sığınıyorlardı. Onlar aslında cumhuriyeti küçülttüler. Halka yabacılaştılar. Bugün cumhuriyet halkla birlikte yücelmekte ileri hedeflere doğru yürümektedir. Çözümsüz gibi görünen sorunları çözecek güce sahip olduğumuzu gösterdik.

Tüm dünyada konuşulan bir Türkiye var artık. İçerde öcüyle, dışarıda dış mihrakla hep korkutulurduk. Statükonun devamı bu korku diliyle temin edilirdi. Siyaset kurumu, bu korkular yüzünden itibarsız hale getirildi. Çaresiz koalisyon hükümetleri hareketsiz bırakılırdı. Artık biliyoruz ve öğrendik ki o savunmacı anlayış, özgüvenimizi yaralayan sakat bir anlayıştı. Oysa şimdi bütün muhataplarımızla eşit ilişkiler kurarak, dünyaya kendimizi anlatıyoruz.