TÜMÖRÜN CAN DÜŞMANI
Karsinogeneziz (Kanser oluşum mekanizmaları) adlı bilimsel dergide ise, uluslararası çok merkezli çalışmalarda, narenciye tüketiminin böbrek kanseri riskini azalttığından bahsedildi ve Kuzey Teksas Sağlık Bilimleri Merkezi'nde yürütülen bir çalışmaya yer verildi. Bu çalışmada narenciye içindeki 2-hidroksiflavonon' adlı maddenin mutasyona uğramış böbrek kanseri hücrelerindeki etkisine bakıldı. Mutasyon, kanser hücrelerinin daha agresif seyretmesine yol açan ve tümör gidişatını kötüleştiren bir genetik değişiklik. Bu maddenin mutasyona uğramış tümörü de baskıladığı ve tümör kanlanmasını azalttığı ortaya konuldu. Tümörün büyümesi ve etrafa yayılması için tümörün kanlanması çok önemli, dolayısıyla da kanlanmanın azaltılması da tümör büyümesine sekte vuran bir durum.
KANSERLİ HÜCREYE GEÇİT YOK
2008 yılında 'Gastric Cancer-Mide Kanseri' adlı bilimsel dergide bir review (bilimsel yayın derlemesi) dikkatimi çekti. Narenciye tüketimi ile mide kanseri riski arasındaki istatistiksel ilişkiyi değerlendiriyordu bu çalışma.
2007 yılına kadar bu konuda yapılmış bütün istatistiksel çalışmalar dahil edilmiş ve gözleme dayalı çalışmalar bir havuzda toplanmıştı. Varılan istatistiksel sonuç ise yüksek narenciye tüketim oranının mide kanseri görülme sıklığını %28 oranında azalttığı idi. 2002 yılında ABD'de, Güney Atlantik Bölgesi Narenciye ve Subtropikal Ürünler Labaratuvarı'nda narenciye flavonoidlerinin altı ayrı insan kanser hücre tipine karşı etkileri araştırıldı ve bu maddelerin kanser hücrelerine 'antiproliferatif' yani üremeyi engelleyici etkisi görüldü.