Dinlemek karşıdaki insana değer vermektir

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 22 Mayıs 2019 Güncelleme 22 Mayıs 2019, 07:58
Dinlemek karşıdaki insana değer vermektir

İÇİNDEKİLER

İnsanı insan yapan niteliklerin en önemlilerinden biri olan dinlemek, nezaketin de vazgeçilmez şartlarındandır. Duymak, dinlemek midir? Şüphesiz ki hayır. Dinlemek aklın ve gönlün kulaklara iştirak etmesidir. Dinlediği halde anlamaya çalışmayan bir muhatap, konuşan kişi için talihsizliktir. İki dost arasındaki ilişkiye dikkat ederseniz çok konuşanın değil, çok dinleyenin o dostluktan nasibinin daha fazla olduğunu farkedersiniz. Güzel konuşan kimseler aynı zamanda dinlemesini de bilenlerdir. Bakara suresinin sonunda yer alan "semi'nâ ve eta'nâ" (işittik ve itaat ettik) ifadesinden anlıyoruz ki kulluğun ve itaatin öncesinde dinlemek vardır. Söz söylemenin adabı olduğu gibi, dinlemenin de adabı vardır. Dinlemeyi bilmek bir sanattır. Pek çok kimse dinlemek yerine, sıra kendisine geldiğinde ne söyleyeceğinin provasını yapar zihninde… Dinleme ahlakı kişinin, genel saygı anlayışıyla alakalıdır. Bir insan başkalarına, hatta bütün canlılara ve tabiata ne kadar saygılıysa, o oranda dinleme edebine sahip demektir. Gıybete, gizli konuşmalara kulak kabartanların hikmetli sözleri dinlemeye mecali kalmaz... Konuşma hakkını bir defa ele geçiren bir kimse, bir daha bırakmama gibi bir davranışa kalkışmamalı, başkalarının da konuşma hakkı bulunduğunu düşünmeli, az ve öz konuşmalıdır. Zira insanlar hiç kimseyi uzun uzadıya dinleme zahmetine katlanmak zorunda değildir.​
DİNLEMEK MEZİYETTİR​
Kur'an-ı Kerim Hz. Nuh'un muhataplarının onu dinlememek için parmaklarıyla kulaklarını tıkadıklarını haber veriyor. Hz. Peygamber'in zengin-fakir, soylubedevi ayırmadan kendisiyle konuşan herkesi sabırla dinlemesine karşı münafıkların takındıkları tavır da şöyle aktarılıyor: "O her söze kulak veriyor" diyerek Peygamber'i incitenler de vardır. De ki: "O, hakkınızda hayırlı olanı dinlemek için kulaklarını açık tutuyor. (Tevbe suresi, 61. ayet). İşitmek bir nimet, dinlemek ise bir meziyettir. Bazı insanlar öyle hoş dinler ki ömür boyu onlarla sohbet edebileceğinizi düşünürsünüz. Sevgili Peygamberimiz'in en güzel sünnetlerinden biri, konuşan kişinin sözünü kesmemek, sonuna kadar dinlemesini bilmektir. Efendimiz bir kimse kendisine soru sorduğunda veya derdini anlattığında sözünü bitirinceye kadar can kulağıyla onu dinler, verdiği cevaplarla muhatabının sadece zihnini değil gönlünü de doyururdu.​
KALPLERİNİ DE AÇARLARDI
Hz. Peygamber'in sohbetiyle şereflenmiş olan Ashâb-ı Kiram onun huzurunda başlarını eğerek otururlar, o söze başladığında sanki ilk kez dinliyorlar gibi, başına konan kuşu kaçırmak istemeyen bir insanın sessizliğiyle dikkat kesilirler, sadece kulaklarını değil akıllarını ve kalplerini de açarlardı. Kendisine kötülük yapan düşmanlarını bile sükunetle dinleyen Allah Resulü çocukları da dikkatle dinlerdi. Rafi' b. Amr henüz küçük bir çocukken Ensar'dan bir zatın bahçesindeki hurma ağaçlarını taşlar. Bahçe sahibi onu Resulullah'ın huzuruna getirir. Adeta Efendimiz'den onu cezalandırmasını ister gibidir. Allah Resulü çocuğa "Yavrucuğum! Hurma ağacını neden taşladın?" diye sorar. Çocuk "Karnım açtı, yemek için taşladım" cevabını verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Bir daha hurmaları taşlama, dibine dökülenlerden ye" buyurduktan sonra çocuğun başını okşar ve onun için şöyle dua eder: "Allahım! Onun karnını doyur" (Tirmizi, Büyu', 54; İbn Mace, Ticaret, 67)...​
BİR HADİS"Birbirini sevmekte, birbirine acımakta ve birbirine şefkat hususunda müminlerin örneği bir vucud gibidir. Bu cesetten bir organ rahatsız olursa cesedin diğer organları uykusuzluk ve humma ile ona çağrışırlar." (Müslim, Birr, 17).​
BİR DUA
"…ALLAHIM! Nefsime takvasını (günahlardan sakınma duygusu) ver ve onu (her türlü günahtan) temizle. Sen temizleyenlerin en hayırlısısın. Onun koruyucusu ve efendisi de sensin.." (Müslim, "Zikir", 73)​


ONBİR AYIN SULTANI RAMAZAN / PROF. DR. ALİ KÖSE'NİN KALEMİNDEN