Minibüs, kamyon, taksi ve otobüs sürücülerinin yarattığı tehlikeler ve yaptıkları kazalar zaten günlük haberlerin değişmez öğelerinden.
Bu haberler verilmese de trafikte yaptıkları hatalarla sıkça karşılaşıyoruz. Aşırı hız, sinyal vermeme, yakın takip, öndeki araçları taciz, yayalara yol vermeme, kırmızı ışıkta geçme vs.
Ters yöne giren ve karşısındaki aracın sürücüsüne "Sen geri git, ben kargo aracıyım" diyene şahit oldum. Sanki ambulans ya da itfaiye aracı! Bu güruhtan sonraysa şirket araçları geliyor.
Birçoğunun üzerinde hangi şirkete ait olduğu belli olmasa da plakalarında eğer bir filo kiralama şirketinin adı veya logosu varsa, bir şirket aracı olduğunu anlıyoruz. Bu araçları kullananların önemli bir çoğunluğu üniversite mezunu. Bir kısmı orta ve üst düzey yönetici.
Yani eğitimli ve tecrübeli kişiler.
Ama bakıyorsunuz, emniyet şeridi kullananlar arasında önemli bir bölümü, kravatlı, takım elbiseli ya da döpiyesli bu kişiler oluşturuyor.
Belli ki toplantıya yetişecekler, makas atarak gitmekten ya da hız sınırını aşmaktan çekinmiyorlar.
Oturup konuşsanız, her şeyden haberdar, her konuda ahkam keser, gelişmiş ülkeleri över ama trafikte üçüncü dünya ülkesi vatandaşı gibi davranmaktan çekinmez. Buna trafik ahlaksızlığı diyorum. Tabii bir de üzerinde marka ya da firma logosu olan araçlar konusu var.
Böyle bir aracın sürücüsü hata yaptığında, o markanın imajı da yara alıyor. En azından benim açımdan. O şirketin aracını kullanan sürücünün eğitimsiz olması da hatalar yapması da o şirketin eksikliğidir. Araçların arkasına, çoğunlukla bir rakamı silinmiş, telefon numaraları yazmak bu eksikliği gidermez!
Halit BOLKAN
