Ancak tüm bu belirtilerin stresin sonucu olduğunu bilmek gerekir. Aynı zamanda strese de yol açtığı zaman ki biz buna hastalık hastası diyoruz; harikulade bir kısır döngü ortaya çıkar.
Korkulan hastalıklar da mutlaka ölümcüldür. Hatta içlerinden en dehşetli olanlar, nadir görülenler, tedavisi olmayanlar özellikle seçilir, bir süre sonra yerini başka türlü takıntılara bırakır.
ARKADAŞ KISMI
Arkadaş olunmaması gereken insanlardır. Bütün gününüz bunlar yüzünden zehir olabiliyor. Bencildirler.
Kendi mecazi hastalıklarında sizi kaybedip, bazen bir daha geri çıkartmak istemezler. Asla sizin hastalıklarınızı dinlemezler. Eğer bir hastalık hastasıysanız; 1- İnternetten uzak durun.
2- Sağlık ansiklopedilerinden uzak durun.
4- Televizyondaki sağlık programlarından uzak durun.
3- Hemen gözünüzde bir problem olduğunu sanmayın. Gıcıklığına 4 ile 3'ün yerini değiştirdim. Bunların bazıları hastalandıkça mutlu olan insandır. Yani zamanla öyle olmuş olan insandır. İdrar yollarında oluşan yanmadan yakınarak gittiği doktor kanser ilacı yazdığında onun için "İşte budur!"... Zamanla kendi bünyesinde onu iyi eden hücreleri kovalayan yok edici hücre haline dönüşür. Noel Baba'nınkine benzer çuvalımsı bir poşet taşır. Poşet şeffaftır.
Poşeti havaya kaldırıp içine baktığında, hangisinin yazılan en eski ilaç olduğunu hemen fark eder ve o ilaç neye iyi geliyorsa orası ağrımaya başlar. Bir şeylerin yoluna girmesi için yazılan her ilaç herşeyin kontrolden çıkmasına biraz daha yardım eder. Bazen sonsuza kadar, bazen de uzun bir süre böyle sürüp gider.
Biraz da milletimiz böyle yapıyor aslında. Sabah bilmem ne doktoru çıkar "Bunları yemeyin, böyle yapmayın, kanser olursunuz" der. Akşam başkası çıkar "Bunu yapmayın, kanser olursunuz. İşte kansere iyi gelen meyveler sebzeler" der. Yok carttı, yok curttu milletin beynine giriyorlar.
* * *
BİR FIKRA
Trenin kompartımanında beyefendi ve alımlı bir bayan yolculuk yapar. Bayan o kadar çok sıkışır ki "Tünelden geçiş sırasında hafiften osurayım" der. Keskin bir koku yayılmaz mı... Çok pişman bir yüz ifadesiyle "Beyefendi ne olur aramızda kalsın" der. Beyefendinin cevabı şöyle olur: "Aramızda niye kalsın be kadın. Aç şu pencereyi de koku uçup gitsin."
LÜTFİ ALBAYRAK
