Seks yaşayamayınca yemeğe vuruyoruz...

'Konuşmazsak Çatlarım'ı sunan Billur Kalkavan aslında cinsellikle ilgili bir program yapmak istediğini söyledi ve ekledi: Cinsellik konuşulmuyor. Cinsellik derken, porno programı yapayım demedim ki...

Giriş Tarihi 24 Ekim 2009, 00:00 Güncelleme 24 Ekim 2009, 17:58

İÇİNDEKİLER

Kendi deyimiyle, sunucu ve oyuncu Billur Kalkavan, Türkmax'ta hafta içi her akşam saat 23.00'te 'Konuşmazsak Çatlarım' isimli bir program hazırlıyor. Konuklarıyla röportaj yapmaktan çok, sohbet etmeyi tercih eden Kalkavan'la programını konuşmak için buluştuk. 47 yaşındaki Kalkavan, hayatı ıskalayanlara kızdığını, cinsellikle ilgili program yapmak istediğini ve 6 Kasım'da vizyona girecek filmi 'Mezuniyet'i anlattı.

'Konuşmazsak Çatlarım' nasıl ortaya çıktı?
Benim başka bir fikrim vardı. Senelerdir Türkiye'de cinsellik konuşulmuyor diye, cinsellikle ilgili bir program yapmak istiyordum. Milletin cinsellik konusundaki durumu da iyi değil. Görüyorsunuz, adam gibi seks yaşayamayınca kendimizi yemeğe vuruyoruz. Ama şunu da söyleyeyim; ben cinsellik programı derken, porno programı yapayım demiyorum! Ayrıca cinsellik dünyanın en güzel şeyi... Ben cinsellikle ilgili programımda ünlüleri ağırlamayı istiyordum. Üstü kapalı da olsa onlarla cinselliğe bakışlarından, sevgililerinden konuşmak güzel olurdu.

KORKU YAŞI YEDİ
Çok konuşulurdu...
Çok konuşulurdu da olmadı. Bu teklifi Osmantan Erkır ile Okan Bayülgen'e götürdüm. Okan dedi ki, "Billurcuğum çok güzel bir iş yapmak istiyorsun ama bu iş RTÜK'le falan olmaz." Haklı da... Çocuklara akıllı işaretler yüzünden, öpüşmeyi 13 yaşına kadar gösteremiyoruz ama şiddet ve korkuya 7 yaş sınırı veriyoruz. 7 yaşında adam öldürebilirsin ama 13 yaşına kadar öpüşemezsin. Okan, öyle deyince benim umutlarım da suya düştü. Derken, Türkmax'tan arayıp, "Bu sene kanalımızın yüzü olur musunuz?" dediler. Hemen kabul ettim.

Açık sözlüsünüz. Konuklarınıza soru sorarken kendinize otosansür uyguluyor musunuz?
Hayır, ama şöyle bir şey; bazı konuklara ciddi soru hazırlamak gerekiyor. Ama ünlü biriyse muhabbet muhabbeti açıyor. Şunu da söyleyebilirim ki, benim kimseden çekindiğim yok! Ben konuğuma hiçbir zaman terbiyesizlik, arsızlık yapmam. Çünkü arsızlık yapmaya benim altyapım müsait değil! Ben, konukların hoşlanmadıkları konulara girmem. İnsanların günlük hayatlarını merak ederim. Bazen 'Geçmiş evliliğiyle ilgili soralım' diyorlar. Ben tercih etmiyorum. Kendimden yola çıkıyorum, ben neden hoşlanırım, hoşlanmam ona göre davranıyorum.

BAZEN GEYİK YAPIYORUM
Siz hangi sorulardan hoşlanmazsınız?
20 senedir tekrarlanan aptalca sorulardan hoşlanmam. "Neden saçlarınız kısa?" ya da "Sharon Stone'a benziyorsunuz..." gibi gerizekalıca yorumlardan hoşlanmıyorum. Geçen gün yine yaptılar. Dedim ki; 'Ben çocukluğumdan beri kısa saçlıyım, büyük ihtimal Sharon Stone beni taklit ediyor!' Geyik yapıyorsun, o da anlaşılmıyor. Ben de konuklarıma klişe davranmamaya çalışıyorum. Ama ortada onlarla ilgili bir dedikodu varsa; mutlaka onu da soruyorum.

Bugüne kadar sizi zorlayan bir konuk oldu mu? Programda konuşmayan biri...
Olmadı. Çünkü Elmax'ta yıllarca program yaptım. O sırada televizyon için iyi konuk olmayan bazı ünlüleri saptadım. Şimdi programıma onları çağırmıyorum.

Kim bu ünlüler?
Onların ismini vermeyelim. Ayıp. olur çünkü... İyi konuk olmak ayrı, iyi insan olmak ayrı... Ben iyi konuk iyi insan, kötü konuk kötü insan demiyorum. İyi konuk olmamak, konuşmamak demek. Birkaç kişi hiç konuşmadı. Cevap olarak "Evet" diyor, bitiyor. Annem programdan sonra "Ne çok konuştun" diyordu. Ne yapayım? Ama öylesi de çok az, çünkü millet televizyona çıkıp konuşmayı çok seviyor...

KREM SÜRMEM RİTÜELDİR
Ritüellerimi çok severim. Krem sürmem de ritüeldir. Düzenli biriyimdir.
Bu sene ozon terapisine gidiyorum. Bana çok yarıyor. 40 dakika kabinin içinde kalıyorsun, üç ay dağda yaşamış gibi oluyorsun. Gün aşırı ozona gidiyorum.
Az yediğim için katkı vitaminlerim var.

ARTIK 'SOSYETİK GÜZEL' YAZMIYORLAR, O ESKİDENDİ!
Siz de magazin gazetecilerinden şikayetçi misiniz?
Ben Bağdat Caddesi'nde yaşıyorum. Magazin basınından şikayetçi ünlülere de biraz laf söylemek lazım. Hem magazincilerin olduğu yerlerde tur atıyorlar hem de şikayet ediyorlar. Yazın Bodrum'da kimsenin gitmediği bir plaja gitmiştim yanımda bir magazinci belirdi. Benim için sorun yok ama ben ünlülerle gezip hava cıva yapmıyorum; yanımdaki arkadaşlarım normal insanlar. Onlar rahatsız oldu.

Size 'sosyetik güzel' denmesinden rahatsız oluyor musunuz?
Artık yazılmıyor, o eskidendi. Bir şeyden şikayetçi olmak bir anlam ifade etmiyor kendini üzüyorsun. Bana sadece Billur densin yeter! Bir unvanın eklenmesine gerek yok! Zaten herkes ne iş yaptığımı biliyor. Ben "oyuncu-sunucu yazın" diyorum. Ama sunucu dediğin zaman da ben sadece sunmuyorum ki! Oraya emek harcıyor, kafa yoruyorum. Böyle şeylerle uğraşmak bana göre değil! Ne isterlerse yazsınlar!

BANA FAHİŞE ROLÜNÜ TEKLİF ETMEYE UTANMIŞ
'Mezuniyet' filminde fahişeyi oynadınız. Nasıl geldi bu rol size?
Yönetmen, benim bir arkadaşımın oğlunun arkadaşı... "Bir arkadaşım film çekiyor. Oynar mısın?" dediler, ben de kabul ettim. Genç yönetmenlerin filmlerinde oynadım. Çünkü onların desteğe ihtiyacı var. İleride büyük adamlar olacaklar. Hepsine, "İleride bütün işlerinde bana da rol vereceksiniz" diyorum... (gülüyor) Bana anne rolü teklif edilmişti, beğenmedim. Çünkü şahsiyetsiz bir roldü. Sonra da ablaya çevrildi. "Giyin oğlum, mezuniyet partisine git" diyen bir anne ve oğlu... Çocuk da aşırı esmer. Ben sarışınım bunu görmüyorlar galiba. Senaryoyu okurken fahişe rolü hoşuma gitti. Dedim ki, "Fahişeyi oynamak istiyorum." Yönetmen Doğacan (Anafarta) zaten bana o rolü teklif etmek istemiş ama utanmış. Bir sahnede oynadım. Fahriye Abla gibi bir rol.