"Oyunculuğu ödül ya da zenginlik için yapmayın"

Giriş Tarihi 29 Ekim 2017, 00:00 Güncelleme 29 Ekim 2017, 12:22
Oyunculuğu ödül ya da zenginlik için yapmayın

İÇİNDEKİLER

Turkuvaz Medya Grubu'nun ana medya sponsoru olduğu 54. Uluslararası Antalya Film Festivali'nin konuklarından biri de ABD'li aktör, yönetmen ve senarist Matt Dillon'dı. Dillon'ın 70'lerde başlayan kariyeri; 80'lerde gençlerin idolü olmasıyla devam etti. 'Ah Mary Vah Mary', 'Çarpışma', Nicole Kidman'la beraber oynadığı 'Sonsuz İhtiras' ve 'Siyam Balığı' gibi filmlerle dikkat çekti, ödüller aldı. Türkiye'yi çok sevdiğini söyleyen Dillon'la; festival ve yeni filmleri üzerine konuştuk.

54. Uluslararası Antalya Film Festivali'ni ve Antalya'yı nasıl buldunuz?
Festival çok renkli geçti. Antalya'nın manzarası harika, dağların ve denizin görünümü oldukça büyüleyici.

ÖZPETEK VE AKIN İNANILMAZ

'The House That Jack Built' adlı filminiz yakında vizyona girecek. İzleyiciyi nasıl bir film bekliyor?
Bu film benim için harika bir deneyim oldu. Çok karanlık, seri katillerle ilgili bir film çektik. Filmde biraz garip ve karanlık bir karakteri oynuyorum. Karakterin psikolojisi bozuk; obsesif kompulsif. Rolümün bana çıkardığı zorlukları çok sevdim. Yönetmenin çalışma şekli de harikaydı.

Bir Küba müzisyeniyle ilgili bir belgeselde de oynamışsınız. O nasıl deneyim oldu sizin için? Bu kadar çok şeyi nereden biliyorsunuz?Bu belgeseli pek kimse bilmez çünkü; buna çok şaşırdım. Bu belgesel benim için oldukça kişisel bir film projesi oldu. Kübalı müzisyen Francisco, unutulmuş bir müziği gündeme getiriyor. Ben kendisiyle tanıştığımda oldukça yaşlıydı.

Meksika'da yaşıyordu. Ona projemden bahsettim, o da bana kendi projesinden bahsetti.

Harika bir deneyimdi. Ama belgesel yapmak çok zor; kurgusunu, hikayesini, her şeyi kendiniz yapıyorsunuz.

Türk yönetmenler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ferzan Özpetek ve Fatih Akın, inanılmaz yönetmenler.

Ferzan hem Türk, hem İtalyan, inanılmaz bir drama kültürü var. Kendisi aynı zamanda harika biri. Fatih Akın da sert, etkili, kolaya kaçmayan filmler yapmayı seviyor; o da çok başarılı.

Başarılı bir aktörsünüz, birçok ödülünüz var. Ödül almak sizin için ne ifade ediyor?
Çok ödül aldığımı söyleyemem, biraz ödül aldım. Hayatım boyunca yaptığım şeyler üstüne çok düşünmedim.

Yaptığım işlerde amacım ödül almak değildi, ben sevdiğim işi yapıyorum. 1993 yılında bir film yapmıştım. Daha sonra 'Kurgusu çok daha iyi olabilirdi' diye çok düşündüm.

Fakat daha sonra fark ettim ki; benim için en büyük şans, o filmin bana kazandırdığı deneyimdi. Bu zamana kadar yönettiğim ve oynadığım her şeyde yapabildiğimin en iyisini yapmaya çalıştım. Bunu ödül almak için değil, kendim için yapıyorum. Başarılı olmak için risk almak, yeni şeyler denemek zorundasınız.

BEN GİZLİ KALMAYI SEVİYORUM

Bu sektöre girdiğinizden beri neler öğrendiniz? Oyuncu olmak isteyenlere ne önerirsiniz?
Tavsiye vermeyi sevmem çünkü ben de birilerinden tavsiye almayı sevmem. Öneriler verebilirim sadece. İlk önerim; bu işi gerçekten seviyorsanız yapın, zenginlik ya da ödül almak için değil için. Yaratıcı olun, resimle, çizimle, müzikle uğraşın. Kendinizi oyunculukla kısıtlamayın.

Hayatınızda unutamadığınız bir set var mı peki?
Bir filmde şizofren birini oynamıştım. O benim için özel bir deneyimdi.

Şöhretle nasıl başa çıkıyorsunuz?
Çok sevdiğim bir yazar, şöhretle ilgili şöyle söylemişti: 'Ünlü olacağıma oyuncu olurum.' Ben gizliliği seviyorum ama içinde bulunduğumuz devir buna müsait değil. Yaptığımız her şey maalesef basında yer alıyor.

Halk, paparazzi gibi. Zamanın şartları böyle; ya kabul edersiniz ya geri çekilirsiniz. Kabul ederseniz daha mutlu yaşar, başa çıkarsınız.

İSTANBUL ÇOK ENERJİK, HAYAT DOLU BİR ŞEHİR

Daha önce Türkiye'ye gelmiş miydiniz?
İstanbul'a ilk kez birkaç yıl önce geldim ve şehri çok beğendim. Beni özellikle Boğaz çok etkiledi; çok canlı bir görünümü var. Ben her zaman kendimi çok iyi bir turist olarak değerlendiriyorum. Bu yüzden İstanbul'un da tüm mağazalarını, pazarlarını, her yerini gezmeye çalıştım. İstanbul'un büyük bir metropolis olduğunu söyleyebilirim. Benim şehrim New York gibi çok enerjik, çok hayat dolu...

İstanbul'u bu kadar sevdiğinize göre tekrar gelmeyi düşünürsünüz herhalde...
Tabii ki çok isterim.

KARAKTER BANA UYGUN OLMADIĞI İÇİN ÖZPETEK'İ REDDETTİM

Daha önce Ferzan Özpetek'in 'İstanbul Kırmızısı' adlı filminde oynamanız için size rol teklif ettiğini duymuştum. Neden rol almadınız filmde?
Kendisiyle İtalya'da tanıştım. Bana film projesinden bahsetti ama bu projede bana göre bir karakter yoktu. Önerdiği Türk bir karakterdi. O yüzden o projede yer almamayı seçtim ama filmi çok merak ediyorum.

Funda KARAYEL/GÜNAYDIN